Kayseri kentinin Cumhuriyet Meydanı'ndaki vatandaşlara ilgi çekici bir soru sorduk;
'20 Yaşınızdaki Halinize Ne Tavsiye Ederdiniz?'
Her röportaj yaptığımız vatandaşımız farklı cevaplar verdi;
75 yaşında yaşlı bir teyzemiz, 'Ne bileyim unuttum yavrum ne tavsiye edeyim. Şimdi 20 yaşında olsam neler hayalimde var ama o zamanlar bitti gitti. Düşünecek neler var yavrum, okumadığım bir, evlendiğime pişmanım küçük yaşta verdiler.'
'Kaç yaşında evlendiniz?' şeklinde yeni bir soru sorduk teyzemizin cevabı hiç şaşırtmadı;
'15 yaşında'
Eski zamanlarda küçük kız çocuklarının erken yaşta evlendirilme problemi daha yaygın olmasına rağmen günümüzde halen devam etmekte. 75 yaşındaki teyzemiz her yaşlı teyze gibi okumamaktan, bir iş sahibi olmamaktan ve evlenmekten pişman.
Şu anda kadınların evlenme yaşı geneli 30 yaşları iken eski yıllarda bunun yarı yaşı 15inde evlendirilmek ve bu nedenle okuyamamak, iş sahibi olamamak her Türk kadının problemidir. Bu korkunç olayın artık son bulmasını diliyoruz.
42 yaşındaki bir erkek vatandaşımız, 'Keşke Dünyaya Hiç Gelmeseydim' dedi. 'Neden?' sorusunu sorduğumuzda 'Ne bileyim, ortamı görüyorsunuz', 'Hayat Acımasız' sözlerini söyledi. Ardından, 'Şu anda biz geçim sıkıntısındayız, yirmi yılı geçtik gitti.' ifadelerini kullandı.
Kendi gençliğinde ailesinden korktuğu için daha iyi bir yaşam sürdüğünü de ifade eden vatandaş, şimdiki gençlerin hiçbir şeyden korkmadığından şikayetçi. Genç vatandaşlar ailesinden korkarak mı büyümeli yoksa sevgiyle mi büyümeli?
Orta yaş erkeklerde ve yaşlı amcalarda fark ettiğimiz bir durum olan gençlerin korkutularak daha iyi büyüdüğü iddiasının yanlış bir düşünce olduğunu düşünüyoruz. Çünkü bu korku genelinde şiddete dayanıyor. Şiddetle büyüyen çoğu insan gördüğünü yapma hakkıyla şiddet uyguluyor. Ne erkek ne kız çocukları şiddetle, korkuyla büyümemeli. Sevgiyle ve neyin doğru neyin yanlış olduğuna rehberlik ederek büyümeli.
Ardından 29 yaşındaki erkek vatandaşımız;
'Şu andaki yaşımdaki olgunluğumun 20 yaşımdaki zamanımda olmasını isterdim. Hem maddi düşüncelerle hem de manevi düşüncelerle. İnsan belli bir yaştan sonra eski düşüncelerinin ne kadar yanlış olduğunu anlıyor.
Daha iyi düşünmesini isterdim. Uğraşılmayacak insanlarla çok vakit kaybetti o zaman, öyle olmamasını dilerdim. Annesinin babasının biraz daha sözünü dinlemesini isterdim', 'Bu yaştaki düşüncelerim o yaşta olsaydı daha iyi bir hayat yaşardım. Daha iyi olanaklarım olurdu. Daha iyi seçeneklerde kararlar verebilirdim diyorum ama her yaşın da bir güzelliği var' dedi.
17 yaşında öğrenci olan genç kız, 3 yıl sonraki kendisine şu sözleri söyledi;
'Ders çalışmalıyım. Keşke çalışsaydım deme, iyi ki çalış. Çalış, çalış, çalış.'
Daha hayatının baharında olan genç kızın bu yanıtı bizleri çok üzdü. 17 yaşında bir gencin hayalleri ve hedefleri sadece ders çalışmak üzerine olmamalı.
Yine orta yaşlı bir erkek vatandaşımız isyan etti;
'Hayat bitmiş. Yaşancak bir şey var mı? Ekmek zam yemiş, hayat zaten zammını yemiş. Bize ne kalmış geriye? Bize hiçbirşey kalmamış ki. Benim aldığım maaşla ev mi geçindireceğim?' sözlerini söylerken;
Biz, 'Peki şimdiki 20li yaşlarındaki gençlere ne dersiniz? Onlar daha hayatlarının başında. Size bir şey kalmadıysa onlara ne kaldı?' sorunu sorduk.
Erkek vatandaşımız, 'Ben şimdiki gençlere tutunacak dalınız olsun sonuna kadar okuyun. Kendiniz kitaba verin, sokaklara vermeyin. Sokaklara verirseniz hayatınız biter', 'Kimseye bakmayın, arkanıza önünüze kendiniz bakın. Yapacağınız işleri yapın, okuyacağınız kadar okuyun. Bir meslek sahibi belki de başka bir şeyin sahibi olun.'
'Devletimizden istediğim tek bir şey var. Boşta kalan gençler için atölye sanayisi kurulsun.'
Kayseri halkının birçok kesiminden farklı cevaplar aldık. Genç vatandaşlar daha çok çalışmayı, maddiyatı düşünürken orta yaşlı ve yaşlı kesin daha hüzünlü ve pişman oldukları şeyleri söylediler.