Kayseri’de geçmişte bir çok önemli isim yaşarken öyle bir isim varki adı şehirde 8 asırdır yaşıyor. Kayseri’nin manevi mimarlarından olan Gevher Nesibe Sultan’ın çile dolu hayatında şifahaneyi neden yaptırdığını ve hayat hikayesi haberimizde…

Kayseri’de geçmişte  Seyyid Burhanettin Hazretleri, Kadı Burhanettin, Mimar Sinan, İncili Çavuş Baba, Aşık Seyrani, Dadaloğlu gibi birçok ünlü isim yaşamıştır. Gevher Nesibe Sultan ise bunlardan yalnızca bir tanesidir. Aynı zamanda Melike İsmetüddin Hatun olarak bilinmekte ve Selçuklu hükümdarlarından 2. Kılıçarslanın kızıdır. 1204 yılında Kayseri’de vefat olan Gevher Nesibe Sultanın doğum tarihi ise bilinmiyor. 

Ben Çaresiz Bir Derde Düştüm

Gevher Nesibe Sultan saray Başsipahisin’e gönül vermiştir ancak bunu öğrenen abisi 1. Gıyaseddin Keyhüsrev karşı çıkar bunun üzerine savaşa gönderdiği başsipahi savaşı yaralı bir şekilde kazanarak döner ve bir süre sonra ölür. Bu olay üzerine Gevher Nesibe Sultan üzüntüsünden verem hastalığına yakalanır. Kız kardeşinin durumunu öğrenen 1. Gıyaseddin Keyhüsrev onu ölüm döşeğinde ziyaret ederek büyük bir pişmanlık içinde özür diler ve ondan son dileğini sorar. Bunun üzerine Gevher Nesibe sultan abisine şöyle bir vasiyette bulunur.  
“Ben çaresiz bir derde düştüm. Kurtulmam olanaksız. Hiçbir hekim derdime çare bulamadı. Ben artık ahiret yolcusuyum. Eğer dilersen, benim malvarlığımla benim adıma bir şifahane (hastane) yaptır. Bu şifahanede bir yandan dertlilere şifa verilirken, bir yandan da çaresi olmayan dertlere çare aransın. Hem sözlüm kumandanın yaralarını, hem de benim gönül yaramı çekecek olanları iyileştirsin. Bu şifahane ünlü hekim ve cerrahlar yetiştirsin. Burada kimseden bir kuruş para alınmasın. Burası benim adıma bir vakıf olsun.”  

Gevher1

Adrenalin Tutkunlarının Adresi Kayseri Oldu! Adrenalin Tutkunlarının Adresi Kayseri Oldu!

Gevher Nesibe Sarayın Baştacı

Birinci Gıyaseddin Keyhüsrev bu vasiyetten çok duygulanır. Kız kardeşinin hastalığına kendisinin neden olmasından büyük üzüntü duyar. Çünkü Gevher Nesibe Sultan Kılıçarslan’ın ona yadigarıdır, sarayın baş tacıdır. Ağabeyi Gıyaseddin Keyhüsrev yetim kardeşini kırmaz. Bu hastalıklı kızcağızın gönlünü yapmaya duasını almaya çalışır. Gevher Nesibe sultan ıslanmış şekere dönen soluk cildine bakmaz meydanlara çıkmayı arzular. Gevher Nesibe Sultan Sahra’da aç koşturan gençleri düşündükçe iştahdan kesilir. Bir zaman cepheden çok yaralı geldiği için sarayın koridorları revire döner ama gazilerin çoğu hekim yüzü görmeden ölür ve elbiseleriyle defnedilirler. Gevher Nesibe Sultan “Neden bizim usta cerrahlarımız yok? Hem bin derde deva bulan tabiblerimiz nerede?”  diyerek kendini hırpalar.  

Kayseri’de Neler Yaptırıldı?

Gıyaseddin Keyhüsrev onun son dileğini yerine getirir ve 1204’te anısına Kayseri’de ünlü Şifaiye Gıyasiye medresesinin yapımını  başlatır. Şifahane iki yılda tamamlanarak 1206’da hizmete açılır. Gevher Nesibe Hatun, medrese içinde yer alan türbeye gömülür. Yaptırılan medrese 13. yüzyılda hem kervanları  ağırlayan bir konaktır hem de ilim yuvası olur. Bu medrese, yapıldığı tarihten günümüze kadar Gevher Nesibe Şifahiyesi, Kayseri Darüşşifası,  Şifahatun Medresesi, Kayseri Maristanı, Darüşşifa Medresesi, Çifte Medrese, Çifteler, Gıyasiye, Kayseri Tıbbiyesi gibi türlü  adlarla anılmıştır. Şifahanenin doğusuna, daha sonra Gevher Nesibe Sultan’ın ikinci kardeşi İzzettin Keykavus tarafından 1210-1214 yılları arasında tıphane (Tıp medresesi) yapılmıştır.  

Gevher Nesibe Şifahiyesi ve Medresesinde Selçuklu hükümdarı  Alaattin Keyku-bat’ın sağlık nazırı  Ekmeleddin de hocalık yapmıştır. Ünlü  Türk hekimlerinden Ebubekir Gazanferî, Ali Şinasi, Ebu Salim, İbni Kübra, Yakubî, Şücaeddin Ali Bin Ebu Tahir, Seyit Samet, bu medreseden yetişmişlerdir.  Gevher Nesibe Şifahiyesi günümüzde Erciyes Üniversitesi Tıp Tarihi  Enstitüsüne tahsis edilmiş, 14 Mart 1982’de Tıp Tarihi Müzesi olarak hizmete açılmıştır ancak şimdilerde Selçuklu Uygarlığı Müzesi olarak kullanılıyor.

Kaynak: Haber Merkezi