Narin Güran davasında üçüncü gün! Yeni tanıklar dinlenecek! Narin Güran davasında üçüncü gün! Yeni tanıklar dinlenecek!


3-9 Kasım tarihleri arasında idrak edilen Organ Nakli Bağışı Haftası kapsamında İl Müftüsü Şahin Güven açıklamalarda bulundu. İl Müftülüğü ve Diyanet İşleri Başkanlığının Din İşleri Yüksek Kurulu'na organ bağışının dinen caiz olup olmadığı hususunda çeşitli sorular geldiğini belirten Müftü Güven, "Kur'an-ı Kerim ve hadis-i şeriflerde, organ ve doku nakli konusunda sarih bir hüküm bulunmamaktadır. İlk müçtehit ve fakihler de kendi devirlerinde böyle bir mesele söz konusu olmadığı için bu bağışın hükmüne temas etmemişlerdir. Ancak dinimizde, kitap ve sünnetin delaletlerinden çıkarılmış genel hükümler ve kaideler de vardır. Kitap ve sünnete açık hükmü bulunmayan ve her devirde karşılaşılan yeni meselelerin hükümleri, fakihler tarafından bu genel kaideler ile hükmü bilinen benzer meselelerle kıyas edilerek çıkarılmıştır. Organ ve doku nakli konusundaki hükmün tayininde de aynı yola başvurulması uygun olacaktır. Bilindiği üzere, insan mükerrem bir varlıktır. Yaratıklar içinde Allah onu mümtaz kılmıştır. Bu itibarla, normal durumlarda ölü ve diri kimselerden alınan parça ve organlardan faydalanılması, insanın saygınlık ve kerametine aykırı olduğu için, caiz görülmemiştir. Ancak zaruret durumunda zaruretin mahiyet ve miktarına göre bu hüküm değişmektedir. İslam alimleri, karnında canlı halde bulunan çocuğun kurtarılması için ölü annenin karnının yarılmasına, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan kimselerin kırılmış kemiklerinin yerine başka kemiklerin nakline, bilinmeyen hastalıkların teşhis ve tedavilerinin sağlanabilmesi için yakınlarının rızası alınmak suretiyle, ölüler üzerinde otopsi yapılmasını caiz olacağına fetva vermişler. Canlı bir kimseyi kurtarmak için, ölünün vücut bütünlüğüne müdahale etmeyi caiz görmüşlerdir. Aynı şekilde açlık ve susuzluk gibi, hastalığı da haramı mubah kılan bir zaruret saymışlar, başka yoldan tedavileri mümkün olmayan hastaların haram ilaç ve maddelerle tedavilerini caiz görmüşlerdir. Günümüzde kan, doku ve organ nakli tedavi yolları arasına girmiş bulunmaktadır. O halde bazı şartlara uymak kaydıyla hayatı veya hayati bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında bazı şartlara uyularak kan, doku ve organ nakli ile de tedavinin caiz olması gerekir. 'Her kim ki bir hayatı kurtarırsa bütün insanları kurtarmış gibi olur' ayeti de buna ışık tutmaktadır" dedi.

"Şartları taşıyorsa dinimizce caizdir"
Hayatı veya hayati bir uzvu kurtarmak için başka çare olmadığında bazı şartlara uyularak kan, doku ve organ nakli ile de tedavinin caiz olduğunu ifade eden Müftü Güven, gerekli şartları şu şekilde açıkladı;
"Bu bağlamda aşağıdaki hususlara dikkat etmek kaydıyla organ nakli caiz olur. Nitekim İslam konferansına bağlı uluslararası bir fetva kuruluşu olan Mecmeu'l-Fıkhi'l-İslami de bu istikamette karar almıştır. Buna göre; zaruret halinin bulunması, yani hastanın hayatını veya hayati bir uzvunu kurtarmak için bundan başka çaresi olmadığının, mesleki ehliyet ve dürüstlüğüne güvenilen uzman doktorlar tarafından tespit edilmesi. Hastalığın bu yoldan tedavi edilebileceğine zann-ı galibinin bulunması. Organ veya dokusu alınan kişinin bu işlemin yapıldığı esnada ölmüş olması, eğer organ canlı bir insandan alınacaksa bu organın alınan kişide temel bir hayati fonksiyonu devre dışı bırakmaması. Toplumun huzur ve düzeninin bozulmaması bakımından organ veya dokusu alınacak kişinin sağlığında buna izin vermiş olması veya hayatta iken aksine bir beyanı olmamak şartıyla yakınlarının rızasının sağlanması. Alınacak organ veya doku karşılığında hiçbir şekilde ücret alınmaması. Tedavisi yapılacak hastanın da kendisine yapılacak bu nakle razı olması gerekir. Devlet kontrolü altında yapılmalıdır. Bu şartları taşıyan organ nakli dinimizce caizdir." (İHA)