Osmanlı döneminde birçok işkence ve idam olayları olmuştur. Ancak olayın baş adamları olan cellatlar, hiç konuşulmamıştır. Bunun yanı sıra idam edilecek kişinin ölüme yaklaştığını nasıl anlar hepsini tek tek açıkladık.

Osmanlı'nın Ölüm Melekleri Olan Cellatlar Hakkında Bilinmeyenler;

Cellat (3)


Cellat kelimesi Arapça'da 'Celd' kelimesinin kökünden gelmiştir yani 'Kırbaçla Vurmak' anlamına geliyor.

Cellatlar idam edilecek olan şahısların yüzlerini görmemeleri için bir maske taktılarına dair iddialar birçok seyahatnamede okunmuştur. Maske, göz yuvaları kesilmiş kar maskesi benzeri bir bere.

Cellatlar yani ölüm melekleri, sağır ve dilsiz olurlardı. Cellat olarak seçilenlerin öncesinde dili kesilirdi. Nedeni ise idam mahkumunun çığlıklarını, yalvarışlarını duyup merhamet edebilme durumlarına karşı önceden engel koyabilmektir.

Cellat

Cellatlar önce Hırvatlar arasından seçilirken daha sonraları Çingelerden seçilmeye başlamış.

Öldürülen şahısların cesedi ve üzerindeki eşyalar cellatlara kalırdı. Cesetleri, ailelerine parayla satabilir veya atabilirdi. Eşyaları, kıyafetleri ise alabilir veya yine satabilirlerdi.

Cellatların cesetleri İstanbul'un en ücra yerlerine halktan ayrı olarak gömülürdü. İstanbul'da bilinene göre iki ayrı yerde Cellat Mezarlığı vardı. Biri Eyüpsültan'daki Pierre Loti tepesine çıkan yoldaki Eyüp Mezarlığı olurken diğerinin yeri tam olarak bilinmese de Haldun Hürel, 'İstanbul'u Geziyorum Gözlerim Açık' adlı eserinde Edirnekapı'dan Ayvansaray'a inen kara surlarının Eğrikapı civarında olduğunu yazmış. 
O yıllarda tenha, ıssız olan mezarlık yolunda yürümekten gündüz bile korkulurdu. Ancak mezarlık yalnızca cellatlara aitken zamanla etrafına diğer mezarlar da eklenince genel ve büyük bir mezarlık olmuş. Cellat mezarları ve yeni mezarlar birbirine karışmış. Cellatlarla halkın aynı yere konmamasının sebebi ise iyilerle kötüleri ayırmaktır.

Kayseri’de 2040 Kişi İşbaşı Yaptı! İşsizlere Mesaj: Takipte Kalın Kayseri’de 2040 Kişi İşbaşı Yaptı! İşsizlere Mesaj: Takipte Kalın


Lanetli Mezarlık, Dokunanlar Ölür

Cellat (1)

O yıllar Cellat Mezarlığına 'lanetli mezarlık' denirdi. Bu mezarlığa gömülen cellatlardan birinin ailesi birer hafta ara ile bilinmeyen bir hastalıktan dolayı tek tek ölmüştür. Bu yüzden de mezar taşlarının lanetli olduğuna inanılırdı.
Osmanlı döneminde mezar taşları adeta bir sanat eseriydi. Üzeri oyulur ve yatan kişinin kim olduğuna dair bütün bilgiler yere alırdı. Ancak cellatların mezar taşlarında ne bir isim ne bir şekil... hiçbir şey olmazdı. Hatta o zamanlar siyaha boyanırmış. Dikdörtgen şeklindeki dümdüz karanlık taşlar, cellatların mezar taşlarıdır. 

Cellat (2)
Bunun sebebi ise hem idam ettikleri kişilerin yakınları mezar taşını bulup zarar vermesin diye hem de cellatın kim olduğu, ailesinin kim olduğu ortaya çıkmasın diyedir. Celladın mezarını, çocuğunu, ailesini koruma amaçlı gizlidir. Yalnız yakınları nereye gömüldüğünü bilirmiş ve cellatlar herkes uyurken geceleri gizlice gömülürlermiş.

Dünyada başka örneği olmamasına rağmen maalesef ki günümüzde de çok az sayıda mezar taşı kalmıştır. Halbuki saklanıp korunması gereken değerli bir tarihimizdir. 

Cellat (6)

Osmanlı Dönemi'ndeki en ünlü cellat ise Kara Ali idi. O dönemlerin en meşhuru en korkulan celladı Kara ali, iri yarı bir adamdı. Yaz, kış demeden sürekli çıplak gezerdi, sağ omzunda bir kılıç taşırken, kuşağından kement ve çeşitli işkence aletleri sarkardı. Böyle gezerek halka korku saçardı.

Osmanlı Dönemi'nde İdam

Osmanlı zamanında idam edilecek kişiler Topkapı Sarayı'ndaki birinci avluda gerçekleşirdi. Cellat Çeşmesi, cellatların infaz sonrası kanlı bıçaklarını ve baltalarını yıkadıkları yer olduğu için bu adı almış. Babüsselam'ın (Selam Kapısı) yanında gerçekleşen infazdan kalan suçlunun kesilen başı 3 gün boyunca sergilenirdi.

İdam edilecek kişiler o zamanlar bir bahane ile saraya davet edilirdi. Osmanlı döneminde saraya davet edilmek bazen iyi bazen de ölüme davet anlamında olurdu. Hükümlü Arz Odası'na gelince, padişah 'Bostancıbaşı'nı çağırırdı. İşte o zaman davet edilen kişi bunun sonu olduğunu anlardı. Bostancıbaşı ise cellatların başıydı.

Cellat (4)

Bostancıbaşı kadehler şerbet getirirdi. Eğer kadeh beyaz olursa  affedildiğini anlardı ancak affedilmek de sürgün edilmekti. Şerbet kırmızı kadehle gelirse bu idam edileceğini belirtirdi. 

Saray halkının infazını cellatbaşı gerçekleştirirken diğer sıradan suçlularınkini cellatlar gerçekleştirirdi.


 

Kaynak: HABER MERKEZİ