Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Ali Sarıbıyık, vücudumuzdaki omurga kemiklerinin en alt kısmı olan kuyruk sokumundaki ağrılara dikkat çekti. Halk arasında bu bölgeye poçik, büzdüm, tıp dilinde ise koksiks denildiğini dile getiren Dr. Sarıbıyık, otururken yük taşımada yardımcı olmak, yapışan kas ve bağlar yardımı ile alt karın organlarına destek olmanın kuyruk sokumunun ana görevi olduğunu belirtti. Koksiks üzerine düşme, doğum, uzun süre sert yerde oturma gibi travmalar ile o bölgede enfeksiyon, tümör ve yakın organların hastalıkları sonucu hastalık oluştuğunu ifade eden Dr. Ali Sarıbıyık, “Eğer travmalar sonucu oluşan ağrı kronik hale geçtiyse buna koksigodini denir. Eğer ağrı 8 hafta boyunca devam etmişse bu hastalık oluşmuştur. Travma sonucu oluşan ve devam eden ödem ve kireçlenme sonucu ağrı oluşur. En önemli şikayetler oturmada ağrı, büyük tuvalet yaparken ağrı, cinsel ilişkide ağrıdır. Kadınlarda 4 kat daha fazla görülür. Zayıf olanlar daha yatkındır. Hastaların bir kısmı söylemeye utanır, bir kısmı da gerçekten başka şikayetlerle başvurur. Oturması bozulduğundan genellikle bel, kalça ve uyluk ağrısı ile başvururlar. İleri sorgulama ile gerçek şikayet bulunur” dedi.
Hastalığın psikolojik etkilerine değinen Dr. Sarıbıyık, “Bazı doktorlar bu hastalığın önemli bir kısmının psikolojik olduğunu söylerler. Ancak bu hastalık özellikle genç hastalarda önemli psikolojik soruna neden olur” diye konuştu.
Hastalığını tanısı ve tedavisi hakkında da bilgi veren Dr. Sarıbıyık, “Muayeneden sonra mutlaka röntgen, MR ve/veya bilgisayarlı tomografi yapılmalıdır. Çünkü yakın organların hastalığı ile karıştığından pelvis içi organlarının hastalıklarından ayırt etmek şarttır. İlk tedavi hastalığın kronik hale gelmemesi için bu bölgenin yükten korunması ve ilaçlardır. Bu amaçla oturma simidi kullanmak ve anelzejik ilaç kullanmak temel tedavidir. Eğer bu önlemlerle geçmemişse bundan sonraki tedavi çok tartışmalı ve karmaşıktır. Daha çok tercih edilen bu bölgedeki enflamasyonu azaltıcı tedavi (sferid, analjezik vs.) eğer geçmiyorsa cerrahi tedavidir. Hastaların yalaşık yüzde 25 kadarı cerrahi tedaviye ihtiyaç duyar. Cerrahi tedavisi de oldukça başarılıdır” dedi. (Kurumsal)