‘Cehennem boş çünkü tüm şeytanlar burada’ Shakespeare böyle söylemiş. Velhasıl güzel söylemiş ama kim için ne için demiş?
Biz bunu yaşadığımız dünyaya uyarlayabiliriz.
Ait olduğumuz dünyaya bir bakın isterim, kötülüğün kol gezdiği, caddelere, sokaklara, parklara, bahçelere bulaştığı ve her zerresinin kana bulandığı ve en önemlisi zihniyetlerin kana bulandığı bir dünya…
Bir mucize olacak ki ancak o zaman haberleri izlediğinizde kaybolup yitip giden canları değil bir umut ışığı görebilesiniz.
Siz umut ışığını değil bir sokak lambasının ışığını bile hak etmiyorsunuz.
Büyük balığın küçük balığı yediği dünyada zayıf insanlar yalnızca bir nokta kadar yer kaplıyor. Kadınlar ve çocuklar ölmeye mahkûm, yaşlılar sokağa atılabilir, hayvanların zaten dili yok susar, acısını çeker öyle değil mi?
İnsanlar birbirlerini zehirliyor tabi aynı şeyleri siyasi görüşler, partiler ve zehirledikleri insanlarda yapıyor. Görüyorsunuz ya her gün deli gibi koşup hiç yorulmadığımız, yorulmaya hakkımızın olmadığı bir koşuşturma içerisindeyiz. Koşmak zorundasınız fakat yetişmeniz de yasak. Öyle her şeyin gerisinden yürüyeceksiniz.
Hegemonya denilen şey yalnızca bir ülkenin başka bir ülkeye karşı egemenlik sağlaması mıdır?
Asla!
Sizin üzerinizde de kurulan bir hegemonya olduğunu hiç düşündünüz mü? Toplumun dayattığı, mecbur kıldığı şeyleri baz alırsanız bunu daha net bir şekilde anlayabilirsiniz. Ya da toplumun tam da sizden istediği gibi, anlamazsınız.
Söyleyeceklerim bu kadar… Dünya bir yıkım sizde altında ezilmeye mahkûm olanlar!