CHP Genel Başkanı Özgür Özel, Edirne F Tipi Yüksek Güvenlikli Kapalı Ceza İnfaz Kurumunda tutuklu bulunan HDP'nin eski eş genel başkanı Selahattin Demirtaş'ı cezaevinde ziyaret etti. Ziyaret sonrası açıklamalarda bulunan Özgür Özel, "Öncelikle böyle bir görüşmeyi yapmak zorunda olmanın utancı içindeyim. Çünkü her ikisi de görevleri başındayken ve Selahattin Demirtaş, Sayın Demirtaş partisinin eş genel başkanıyken, Meclis'te milletvekiliyken, güya hiç kimseden talimat almayan, almaması gereken hakimlerin bir gece yarısı farklı şehirlerde hep beraber uyanıp, evlerine baskınlar yaptırıp, pek çok milletvekilini aynı anda alıp götürdükleri ve bindirilecekleri uçakların bile hazır tutulduğu bir operasyonun sonunda buraya kondular. Selahattin Demirtaş, seçilmiş bir milletvekiliydi; partisinin eş genel başkanıydı. Selçuk Mızraklı hemen yanımdaki sırada oturan, milletvekili olan, dokunulmazlığı olan, korkacak sakınacak bir şeyi olsa asla ve asla milletvekilliği zırhını bırakmayacak olan birisi olarak Diyarbakır Belediye Başkanlığı'na aday oldu. Çok yüksek bir oyla kazandı. Şehrin anahtarını ona verdiler, o şehirden herkes gitse son gidecek kişi Selçuk Mızraklı'yken, önce Selçuk Mızraklı'yı görevden aldılar sonra tutup kaçmasın diye de tutukladılar. Bir yere kaçmıyordu zaten Meclis'teydi ve Diyarbakır Büyükşehir Belediye Başkanı'ydı. Böyle bir görüşme yapmak; kendi siyasi tarihime, geçmişime, Türkiye'nin siyasi tarihine, böyle bir görüşmeyi bırakmak bizler açısından çok üzücü ve utanç verici ama esas bu utancın kaynağının kim olduğunu bütün milletimiz biliyor. Kimler olduğunu bütün milletimiz biliyor" dedi.
‘Barışı Hep Birlikte Sağlayacağız’
Demirtaş'ın, avukatları aracılığıyla kendisine ilettiği çağrı metninin içeriğiyle ilgili bilgi veren Özel, "Çağrı metnini girmeden önce de okudum, biraz önce de göz gezdirdim. Aslında bu çağrı metni çok şeyi söylüyor. Eğer toplumsal barıştan bahsedeceksek diyor Selahattin Bey, bunu ilk önce bu işin esas sorumlusu bütün erkekler olarak kendimizden başlamalıyız ve hep birlikte ilk adımı atmalıyız. Kadınların bu kadar güvende olmadığı bir ülkede, çocukların bu kadar güvenli olmadığı bir ülkede toplumsal barış nasıl sağlanabilir? 'İlk düğmeyi doğru iliklemeli, toplumsal barışa siyasetteki erkek egemen dili terk ederek, modeli, politikaları ve uygulamaları değiştirerek başlamalıyız' diyor. Ve kendisi bu yaptığı çağrının içinde diyor ki, 'İçimizdeki erkeğe sesleniyorum' diyor. Sayın Demirtaş'ın kitaplarının hemen hepsini okudum. Bu kitaplarından ilki, Seher'di. 'Seher'deki ilk hikaye de 'içimizdeki erkek'ti. Ona vurgu yapıyor Sayın Demirtaş. Bu metindeki o vurgunun ilk kitabın ilk hikayesi olduğunu söylediğimde kendisi gülümsedi. Ben de ona onu daha da gülümseten başka bir şey söyledim. 'Seher' kitabının ilki 'içimdeki erkek'tir hikayenin, sonundaki son hikayenin adı da 'Sonu muhteşem olacak'tır. O yüzden çok acılar çekiyoruz. Çok üzüntülere tanıklık ediyoruz. Çok utanç veren ziyaretler yapmak zorunda kalıyoruz. Ama emin olun Türkiye'de insanlar birbirini sevdikten, toplumsal barışı hep beraber içselleştirdikten sonra nasıl 100 yıl önce sonu çok güzel olmuştu; Türkler ve Kürtler, Türkiye'de yaşayan herkes, dedelerimiz hep beraber büyük bir işgali sona erdirmişler ve genç bir cumhuriyet kurmuşlardı. Yine sonu muhteşem olacak. Bu sefer ilk yüzyılda yapmadıklarımız, yapamadıklarımız varsa, hatalarımız, eksiklerimiz varsa hepsini de hep birlikte onaracağız ve toplumsal barışı hep birlikte sağlayacağız" diye konuştu.
‘Ülkenin Çıkarları, 86 Milyonun Çıkarı Birlikte Gözetilmelidir’
Özel, önümüzdeki günlerde Doğu ve Güneydoğu'ya gerçekleştireceği 6 günde 6 ziyaret temalı programı öncesi Demirtaş'ı ziyaret etmek istediğini anlatarak, "Bu ziyaret, siyasi anlamı olan bir ziyarettir. Çünkü bölgeye yapılacak Doğu, Güneydoğu'ya yapılacak 6 gündeki 6 ziyaret, neredeyse bir haftaya varan ziyaretin ilk günü bugündür. Yedinci günü ve ilk günü bugündür. Bugün Selahattin Demirtaş'la görüşmeden, konuşmadan 6 günde 6 ilde olmanın bir anlamı olmazdı. Şunu açıkça ifade etmek istiyorum ki Türkiye bir sorunu çözecekse, aşacaksa, geride bırakılacaksa, silahlar bırakılacaksa, analar ağlamayacaksa, Türkiye hep birlikte kalkınmaya, güçlenmeye, zenginleşmeye, bunun için de önce ve önce demokratikleşmeye önem verecekse, bunun adımı atılacaksa tüm aktörler kıymetlidir. Ancak Selahattin Demirtaş gibi bir aktörün öneminin altı da kalın kalın çizilmelidir. Kendi adıma, kendi görüşüm ve partimin görüşü açısından, gelecekte iyi şeyler olacaksa; Türkiye için, hepimiz için, kimse kimseyi engellememeli, kişisel çıkarlar üzerinden ya da siyasi çıkarlar üzerinden hesap yapılmamalı. Ulusal çıkarlar, ülkenin çıkarları, 86 milyonun çıkarı birlikte gözetilmelidir" diye konuştu.
‘Kimse Kimsenin Aklını Hafife Almasın’
Süreci çok yakından, temkinle, dikkatle takip ettiklerini dile getiren Özel, "Özellikle mutlaka ve mutlaka samimiyet çağrısı yapıyoruz. Bir samimiyet var mı, yok mu? Bunun görülmesi lazım. Herkes kendine göre bir tarif yapıyor. Bir tarif yapacak değilim, bölgeye gideceğim. Bölgede 6 günde 6 ili ziyaret edeceğim ve bir haftanın sonunda döndüğümüzde elbette her bir ilde değerlendirmelerimiz de olacak ama genel bir değerlendirmede de bulunacağım. Ama meselenin özü şudur ki kimse ittifakının ya da partisinin çıkarını düşünerek bir şeyler yapmaya kalkmasın. Bu, bu milletin, Türkiye Cumhuriyeti'ni Türkiye Cumhuriyeti yapan tüm insanların vicdanlarından bu sefer döner. Kimse kimseyle alay etmesin. Kimse kimsenin aklını hafife almasın" dedi.
‘Tarih Önünde Üzüntü Duyacağımız Bir Pozisyonda Kalmayacağız’
Özel, yeni açılım sürecinde CHP'nin engelleyici konumda olmayacağını belirterek, "Esas olarak bizim görmek istediğimiz mesele, bütün Türkiye'nin çıkarları için doğru bir adımın hep beraber atılmasıdır. Cumhuriyet Halk Partisi, bu konuda engelleyici olmayacaktır. Tarih önünde üzüntü duyacağımız bir pozisyonda kalmayacağız. Tarih önünde, gelecekte bugünler hatırlandığında, pozisyonumuzda herkesin gurur duyacağı bir pozisyonda olacağımızı açıklıkla ifade etmek istiyorum ve önümüzdeki dönem birileri gündemi bu şekilde ele alıp, sadece bunları konuşarak bir sis etkisiyle, adı Anayasa değişikliği olabilir, adı süreç olabilir, yeni bir isim konabilir, bir sis etkisiyle, yoksulluğun görünmez kılındığı ve yoksulluk konuşmanın ötelendiği, işsizliğin görülmez kılındığı, ekonomik krizin görülmez kılındığı ve özellikle satın alma gücünün bu halde olup, artık toplumun çok önemli bir kısmının yoksullaştığı bu süreçte esas sorunların görünmez kırıldığı bir sürece de izin vermeyeceğiz" diye konuştu.
‘Sadece Kurucusu Öldü, Örgüt Ortada Duruyor’
Özel FETÖ elebaşı Fetullah Gülen'in ölümüne ilişkin de "Kişiler öldüklerinde öbür dünyaya veballe gidiyorlarsa, herhalde bu dünyadan öbür dünyaya en çok veballe giden kişi, Fetullah Gülen'den başkası değildir. Gerisinde çok acılar, çok kötülükler, çok ihanetler bıraktı ve gitti. Gittiği yerde hesabını verir. Türkiye'de yargı önünde vermesini isterdik olmadı ancak o gidince bir şey bitiyor diye kimse düşünmesin. Çünkü koca bir sermaye bıraktı arkasında ve onun gibilerin elinde koca bir siyasi güç, siyasi organizasyon bıraktı. Türkiye'de belki aktiviteleri görünür değil; ama dünyanın dört bir yanındalar. Bunlara karşı çok tetikte olmak lazım. Bu ülkede devletin içine sızıp, devletin silahını, kendi silahı yapmış bir silahlı terör örgütünden bahsediyoruz, onun liderinden bahsediyoruz. 55 yıl önce 'Sızıntı' adıyla çıkmış bir dergiden ve devletin her noktasına sızmış bir terör örgütünden bahsediyoruz. Sadece kurucusu öldü, örgüt ortada duruyor. Bu tehlike geçti veya bu tehlike bitti gibi bir düşünceye kimse kapılmasın. Bu sinsi örgüte karşı herkes tetikte olmalıdır. Bunun dışında söyleyecek her kelime onlar için israf" dedi.
‘Hepiniz Takip Ettiniz Ki İlk Açıklamayı Biz Yaptık’
'Yenidoğan Çetesi’ ile ilgili partisinin yeterli tepkiyi göstermediği yönündeki eleştirilere de cevap veren Özel, "'Yenidoğan Çetesi'yle ilgili konu ortaya çıktığında haberdar olduğumuzda Alanya'daydım. Hemen orada açıklama yaptık. Bir heyet görevlendirdik. En sert açıklamaları da yaptık. Toplumun Cumhuriyet Halk Partisi'nin yaptığı muhalefetten ya da konuya yaklaşımından bir eksiklik gördüğü yok. Ama sosyal medyada Cumhuriyet Halk Partisi'nin örneğin biraz önceki tutumu. Bu, Fetullah Gülen cemaatinin bütün trol orduları karşımızda. Hatta Atatürkçü hesaplarmış gibi fotoğraflarla gündem yaratmaya çalışıyorlar. Ya da Cumhuriyet Halk Partisi'nin birinci parti olmasından, tüm anketlerde önde çıkmasından rahatsız olanlar, CHP'ye bir kulp takacaklar, gündemin karışıklığı içinde CHP ne yaptı? Hepiniz takip ettiniz ki ilk açıklamayı biz yaptık. İlk görevlendirmeyi biz yaptık. En sert öneriyi de ben yaptım. Diyorum ki; bu hastaneler öyle ruhsat iptaliyle, askıya alınmasıyla, tabelasının önüne naylon çekmekle olmaz. Gelin nasıl Türkiye'ye ihanet ediyorlar diye bu Fetullah Gülen cemaatinin bütün hastanelerini kamulaştırdınız, bundan büyük ihanet mi olur? Gelin bu hastaneleri kamulaştıralım. Başlarına da bu hastanelerdeki yatan hastaları, bu hastanelerden hizmet alanları zora sokmamak için hizmetin devamlılığı açısından birer devlet hastanesi olarak derhal atamaları yapalım. Başlarına başhekimleri ve hastanesinde bir bebeğin hayatıyla oynayarak zenginleşen ya da bunların yapılmasına engel olamayanlar da görsünler başlarına geleni. Hepsine de ibret olsun. Bundan sonra böyle bir şeyi yaşatan, başına ne geleceğini görsün" diye konuştu.