Birini yıllarca parmaklıkların ardına hapsedeceksiniz. Sonra da ‘özür dileriz vazgeçtik artık özgürsünüz’ diyeceksiniz. Bu hukuk alanında ki en büyük boşluktur bana göre. Tutuklu yargılama diyerek yıllarca hapse mahkûm oluyorlar. Hatta bazen kişisel hırslar yüzünden bile yapılan tutuklu yargılama örnekleri var.
Yapılan tutuklu yargılamalarda suçsuz olduğu anlaşılıp özgür bırakılanlar tazminat davaları açtılar bununda örneklerini gördük. Davalardan yüklü miktarlarda para aldıklarını düşünelim içeride yattıkları zamanın bedeli olabilir mi? Özgürlüğün bedeli yoktur. Bunun geri dönüşü yoktur.
Gazeteciler Can Dündar ve Erdem Gül bu trajikomik durumun son örnekleri. Bu insanlar göz önünde olan kişiler. Zaten suça bakarsanız kişisel hırslarla evrensel gazetecilik meslek ilkelerini hiçe sayan yargılama. Hatırlayacaksınız Cumhurbaşkanı Erdoğan bunun peşini bırakmayacağını söylemişti. Öyle de oldu. Şimdi içerdeler ve her an tamam özgürsünüz artık diyebilirler. Ya da cezada verebilirler. Ama suçsuz oldukları kanıtlanırsa tutsaklığın bedelini kim ödeyecek? Çünkü kesinleşmiş bir suç yok.
Olaya bir de şu açıdan bakarsak tutuksuz yargılananlarda beraat edecek diye bir şey yok. Yani tutuklu yargılananlar suçlu, tutuksuz yargılananlarda suçsuz ilan edilebilir.
İlk etapta verilen bu kararlarla insanların ömrünün bir kısmını çalabiliyorlar. Bu boşluğun bir an önce dolması gerekir. Zira özgürlük paha biçilemeyecek kadar değerlidir.