1994 yılında Kahramanmaraş Göksun’da öğretmenlik mesleğine başladığı yıl sendika üyesi olan, 2002 yılında Kayseri İmamhatip Lisesine geldiğinde iş yeri temsilcisi olarak sendikacılık hayatını sürdüren Türk Eğitim Sen Kayseri 2 No’lu Şube Başkanı Ali İhsan Öztürk, yaptığı eylemlerden dolayı 140’ın üzerinde hakim karşısına çıktı. Ünü Türkiye’yi aşmış olan Ali İhsan Öztürk’e Ermeniler ve Yahudiler de dava açtı. Hatta 2009 yılında Abdullah Gül’ün Ermenistan’a maç izlemeye tepki gösterdiği eylemler ve imza kampanyalarından dolayı News Week dergisi tarafından ‘yılın ırkçısı’ seçildi. Medyanın tek sesliliğe kaydığını düşündüğü için 2 yıldan bu yana sosyal medya kullanmayı tercih eden Ali İhsan Öztürk, neredeyse Guinnes Rekorlar Kitabı’na girecek ilginç eylemlerinin arka planına dair şunları söyledi:
İlk eylem ‘memurun hayatında simit’
Nereden çıktı ilginç eylem yapma fikri?
2002 yılında göreve geldikten sonra Kayseri’de sendika binamızın açılışını yaptık. Basın mensubu arkadaşlar röportaj yapmaya geldiler. Baktım ki farklı bir şey söylemek gerekiyor. Çünkü sendikacı arkadaşlar sıradan aynı şeyleri söylüyordu. Farklı bir şey olsun diye araştırdım ve sonunda ‘Memurun hayatında simit’ konulu bir eylem yapmıştım. Bu eylemden sonra kamuoyunun dikkatini çekmeye başladık. Biz öğretmenler sınıfta öğrencilerin ilgisini çekebilmek ya da ilgisini dağıtmamak için elimizden geleni yaparız. Biz de şube olarak böyle bir hareket başlattık ve toplumun dikkatini çektik.
Nasıl bir eylemdi simitli eylem?
‘Memurun hayatında simit’ konulu fotoğraf, resim, güfte, beste yarışmaları düzenledik. O yarışmada dereceye giren arkadaşlara birer poşet simit ikram ettik ve bir simitçide bu hediyeleri takdim ettik, daha sonra da okullarına gidip o simitleri dağıttık. Simit dendiği zaman akla gelen memurdur, dolayısıyla bu konuda da ilk defa böyle bir çalışma yapılmış oldu. Arşivlere de girdi.
En uzun süren eylem 4 ay
Ne kadar süreyle eylem yapıyordunuz?
2002’den 2015’e kadar haftada en az 3 eylem yapıyorduk. Sıradan eylemler değildi. Mesela en uzun süreli eylemimiz 4 ay devam etti. Atanamayan öğretmenlerle ilgiliydi ve her pazar günü yapıyorduk. Guinnes Rekorlar Kitabına girecek eylemlerdi bunlar. Alman ZDF Kanalı ile Fransız Life dergisinden geldiler röportaj yapmak için ve bu eylemlerle ilgili bilgi almak için.
Bazı ilginç eylemlerinizden örnek verir misiniz?
Hükûmete laf anlatamadık deveye hendek atlattık diye meydanda deveyi hendekten atlatmıştık. Hedefimiz üzüm yemek, bağcıyı dövmek değil diye üzüm yemiştik. Anamızdan emdiğimiz süt burnumuzdan geldi demiştik. İpe un sermiştik. Deyimler ve atasözlerinin hemen hemen hepsini eylemlerde kullandık.
“Sosyal medyayı tercih ediyorum”
Şimdi ne oldu, bir süredir sizi meydanlarda göremiyoruz.
Biraz sosyal medyaya kaydım, biraz da medyanın tekelleştiğini düşünüyorum. Bizim yaptığımız eylemleri maalesef farklı şekilde gündeme getirmeye başladılar ya da yayınlamadılar. En basiti Kayseri’de Milli Eğitim Müdürlüğü yapmış olan Erdoğan Ayata’nın köyüne 300 bin TL harcanarak bir okul yapıldı ancak köyde öğrenci olmadığı için okula giden olmadı. Bu haberin medyada yer almaması bizi çok üzdü. 300 bin TL milli servet toprağa gömülmüştü. Sosyal medya söz söylemek için daha uygun geliyor; 10’a yakın hesabım ve 50 binin üzerinde takipçim var.
Meydanda çıkıp, yine ipe un serseniz medya gelmez mi?
Gelmez diye düşünüyorum çünkü sürekli iletişim halinde olduğumuz medya emekçisi arkadaşlar da bunu ifade ediyor.
“Diğer ülkelerden açılan davalarımız da var”
‘Yılın ırkçısı’ olayı nedir?
Dönemin Cumhurbaşkanı Abdullah Gül, Ermenistan Cumhurbaşkanı ile Ermenistan’a maç izlemeye gitmişti. Hocalı’da soydaşlarımızı katleden komutanın Ermenistan Cumhurbaşkanı olduğunu biliyorduk. Dolayısıyla Cumhurbaşkanının o maça çıkmasına tepki göstermiştik. Maçın Kayseri’de oynanacak olması ile de ilgili de, ‘Kardeşimizin katilini şehrimizde görmek istemiyoruz’ diye imza kampanyaları başlatmıştık. Bundan dolayı da ırkçılık yaptığımız düşüncesi ile hakkımızda davalar açılmıştı ve o yıl News Week beni ‘yılın ırkçısı’ seçmişti.
“Avukatlık geçmişimizde bu kadar dosya yok”
Davalar?
Dava sayısı 140’ı geçti. 3 davamdan ceza aldım ama ertelendi. Ertelemeden sonra iki davadan daha ceza aldım. Şu anda onlar temyiz aşamasında. Yani 5 davadan ceza almış oldum. Bunlar hakaret davası olarak açılmışlardı. Hükumete yönelik yaptığımız bir iki davadan dolayı AK Parti İl Başkanlığı dava açmıştı. Terör olaylarından sonra şehitlerimiz için yaptığımız yürüyüşlerde Emniyetin bize zorluk çıkarması, Valilik önündeki yaptığımız basın açıklamaların zorluk çıkarmaları ile ilgiliydi. Bizim açtığımız iki davadan da Emniyetteki müdür yardımcıları ceza aldılar. Şu anda Türkiye’de belki dünyada böyle bir şey olmadığını düşünüyorum. Avukat arkadaşlarla karşılaştığımız zaman diyorlar ki, ‘Bizim avukatlık geçmişimizde bu kadar dosyamız yok’
“Savcıların hepsi beni tanırdı”
Fazla ağladığı için Bülent Arınç’a tuvalet kağıdı göndermiştik. Onunla ilgili açılan davadaki savcıyı ilk defa görüyordum. Çünkü Kayseri’deki bütün savcılara ifade vermiştim. Duruşma salonunda kendisine ‘Siz yenisiniz galiba’ demiştim. Nedenini sordu, kendisini ilk defa gördüğümü söyledim. ‘Siz buradaki her savcıyı tanır mısınız?’ dedi.(İHA)