Klima sistemleri uzmanı, makine mühendisi Filiz Pehlivan, koronavirüs ile havadaki bağıl nem oranı arasındaki ilişki konusunda DHA'ya açıklamalarda bulundu. Koronavirüsün SARS ve MERS virüsleri gibi havada kalabildiğini belirten Pehlivan, havalandırma ve ısıtma sistemleri aracılığıyla virüsün farklı mekanlara dağılabileceğine dikkat çekti. Kapalı ortamlarda, taze hava girişinin sağlanması kadar nem oranının korunmasının da önemli olduğunu vurgulayan Pehlivan, "Normalde bizim yaşadığımız ortamlarda belli bir nem oranının sağlanıyor olması lazım. Aslında biz tasarımcılar mekanları tasarlarken sıcaklıkla birlikte ortamın bağıl neminin de ne olması gerektiğini biliriz. Standartlara bakarız ve buna göre sistemlerimizi kurarız ve bizim güvendiğimiz standartların verdiği değer aslında yüzde 50 bağıl nemdir. Baktığınız zaman görürsünüz ki virüs ve bakterilerin en dayanıksız olduğu değer yüzde 50 değeridir. Yani yüzde 50'nin altına indikçe bazı bakteri ve virüsler enfeksiyon riskini artırdığı gibi yükseldikçe de bu risk bulunabilir. Yani bulunan standart ve en ideal değer yüzde 50'dir" dedi.

'Virüs en az 3 saat havada kalıyor'

Konuşurken ağızdan farklı boyutlarda damlacıkların çıktığını ve ortamda bağıl nem oranının düşük olması halinde küçük boyuttaki damlacıkların saatlerce havada asılı kalabildiğine işaret eden Pehlivan, "Eğer o ortam kuruysa kurudan kastımız, yüzde 20-30 bağıl nem oranlarındaysa bu damlacıklar çok daha kısa sürelerde, milisaniyelerde kuruyabiliyorlar ve çok küçük damlacık çekirdekleri halini alabiliyorlar. İşte bu küçük damlacıklar havada saatlerce kalabiliyor. Hava yoluyla diğer mekanlara yayılabiliyor hatta en az 3 saat havada kaldığını gösteren kesinleşmiş çalışmalar da var. O ortama sizden önce virüs taşıyan bir insan girmişse o 3 saat içinde bu virüsü alma şansızlığına sahip olacaksınız. Ortam bağıl nemi, hem enfeksiyon riskini azaltmak açısından hem de havada kalabilen parçacıkların azalması açısından önemlidir. O yüzden biz diyoruz ki ortam bağıl nemini, havalandırmanın da yanına iliştirerek elbette diğer bütün kurallarla birlikte uygulayarak tanımlayalım. Bütün mekanları yüzde 40 ve yüzde 60 bağıl nem arasında tutalım ve böylece enfeksiyon riskini azaltalım" diye konuştu.

'Kış aylarında risk 5 kat artacak'

Kış aylarının salgın açısından çok daha tehlikeli olduğunu, ısıtma sistemlerinin kapalı alanlardaki bağıl nem oranını düşürdüğünü kaydeden Pehlivan, şunları söyledi:

Gece yatarken nefes almakta zorlanıyor musunuz? Gece yatarken nefes almakta zorlanıyor musunuz?

"Kış aylarında biz iç ortamlarımızı yaşanabilir konfor şartlarında ısıtırken, nemi de azaltacağız yani ortamları kurutacağız. Ama burada problem olan ve aslında salgınların da en fazla olduğu kapalı alanlar. Okullar, hastaneler, ofis binaları, AVM'ler ile ilgili önlem almalıyız. Toplu halde bulunulan çoğu binada merkezi nemlendirme elemanlarının olmadığından endişe ediyorum. Eğer böyle ise nemlendirme imkanı olmayacak ve kışın o girdiğimiz kapalı kalabalık alanlar bağıl nem oranları açısından risk olabilecek. Bu da enfeksiyonun yayılmasına neden olabilecek."

Mühendisler olarak enfeksiyon riskini azaltmak amacıyla Dünya Sağlık Örgütü'nün (DSÖ) bağıl nem oranının yüzde 40 ile yüzde 60 arasında tanımlaması için imza kampanyası başlattıklarını söyleyen Pehlivan, kış aylarında kapalı ortamlarda havadaki bağıl nem oranının düşmesi nedeniyle riskin nasıl artacağını şöyle anlattı:

"Bağıl nem ile enfeksiyon riski arasında bir ilişki var. Virüs ve bakterilerin en dayanıksız olduğu bağıl nem oranı yüzde 50 olarak belirlenmiş durumda. Eğer siz yüzde 50 bağıl nem oranında diyelim ki 20 birimlik bir enfeksiyon riski varsa o mekanda, bağıl nem yüzde 20 değerlerinin altına düştüğünde yani çok kuru bir ortamdaysanız enfeksiyon riski neredeyse 5 katı artıyor. Yani virüs bağıl nemin çok düşük olduğu değerlerde stabil hale geliyor."

Nem oranını yükseltmek için ne yapmalı?

Makine mühendisi Pehlivan, salgın riskini azaltmak için alınabilecek önlemleri şöyle açıkladı:

"Merkezi sistemlerde meslektaşlarım duyarlı olacaklar yani yüzde 40 ile yüzde 60 nem oranını işlettikleri binalarda sağlamaları gerektiğinin farkında olacaklar. Buna göre eğer varsa sistemlerinde nemlendirici eleman, bu değerleri sağlayacak şekilde çalıştıracak ve işletecekler, eğer yoksa buharlı kanal tipi nemlendiriciler sistemlere ilave edilebilir. Bu bir yatırım gerektirir ama elbette boşa bir yatırım değildir, yapılmalıdır. Bizler bireysel olarak evlerimizde ne yapabiliriz? Buharlı nemlendiriciler var, satın alınabilir, oda tipi cihazlar ya da en basiti ki riskimiz azsa eğer kaloriferlerimizin üzerinde devamlı su bulunduracağız." DHA