Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada tutuklu sanıklar müteahhit Abdullah Eraslan(68),  eczacı Bülent Ünsal (53), esnaf Cüneyt Gazezoğlu(41), işadamı Fatih Somyürek (50), esnaf Hamit Kıranatlı(58), doktor Hüsamettin Keçeci(48), inşaat mühendisi İsmail Saffet Baktır(45), kuyumcu Mehmet Kıranatlı(47), esnaf Memiş Alemdar(43), sanayici Metin Filiz(49), sanayici Mustafa Enes Haskaraman(43), emekli Mustafa Kilci (52), esnaf Mustafa Özlütürk(45), işadamı Orhan Topçuhasanoğlu(41), sanayici Osman Köse (40), esnaf Seyit Sevgin(66), esnaf Suat Somyürek(42), avukat Süleyman Gürkök(47), eczacı Şaban Hasçalık(53), esnaf Veyis Niyazioğlu(45) jandarma eşliğinde duruşma salonunda, tutuklu sanık Mehmet Arı Burhaniye Kapalı Cezaevi'nden, ayakkabıcı Mustafa Özkeçeci (51) de Nevşehir Kapalı Cezaevi'nden Sesli ve Görüntülü Bilişim Sistemi ile hazır edildi. Tutuksuz sanıklar ise duruşmaya katılmadı.

6-7-8 Haziran'da görülen davanın ilk duruşmasında mahkeme heyeti, tutuklu sanıkların savunmalarını almış, mahkeme heyeti değişimi nedeniyle duruşmayı 21 Haziran'a ertelemişti. 

Davanın ikinci celsesinde yaklaşık 3 saat tutuklu sanıklar ve avukatları tahliye talebinde bulundu. Tahliye taleplerinin ardından mahkeme heyeti, ara kararları açıklamak üzere 1 saat duruşmaya ara verdi.

Mahkeme heyeti verdiği ara kararda, tutuklu sanıklar Abdullah Eraslan, Süleyman Gürkök, Şaban Hasçalık, Mustafa Özlütürk, Mustafa Enes Haskaraman ve Seyit Sevgin'in tahliyelerine, tutuksuz sanıkların adli kontrol şartının kaldırılması taleplerinin reddine karar vererek duruşmayı 26 Eylül'e erteledi. 

Mahkeme başkanının tahliye ettiği sanıklar arasında ilginç isimler yer alıyor. Şüpheli Abdullah Eraslan’ın Savcılık tarafından verilen iddianamede, "Kayseri ilinde faaliyet gösteren Eraslan Proje Tasarım Mimarlık Mühendislik A.Ş.’nin ortaklarından olduğu, iş adamı kimliği ile tanındığı, soruşturma kapsamında alınan ve aşağıda detaylı olarak anlatılan ifadelere göre, Haklarında Fetullahçı Terör Örgütü soruşturması kapsamında işlem yapılan ve örgütün üst düzey mütevelli heyetinde görev aldıkları anlaşılan şüpheliler Ahmet Türkmen, İlhan Miraboğlu, Hacı Osman Büyükata, Şükrü Boydak, Mehmet Doğançay, Mahmut Yönem, Mehmet Yıldız, Mehmet Filiz ve diğer bir kısım şüphelilerin bulunduğu oturma grubu içerisinde görev aldığı, terör örgütüne himmet, burs, kurban, bağış adı altında finansman sağladığı tespit edilmiştir" denildi. Eraslan'ın aramalarda ayrıca M.Fetullah Gülen yazılı Gönül Dünyamızdan isimli teyp kaseti çıktığı öğrenildi.

Öte yandan Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davanın 6 Haziran'da görülen birinci celsesinde ilk savunma yapan tutuklu sanık Abdullah Eraslan, "İftira niteliğindeki iddialar mesnetsizdir. Ben cemaat mensubu değilim. Ben FETÖ'nün yakınında değilim. Ahmet Türkmen ile Mahir Ö.'nün bir sefer ofisine gittik. Orada Türkmen kurban yardımı istedi. Mahir de reddetti. Çıktıktan sonra Ahmet Türkmen'e tepki gösterdim, yaptığının doğru olmadığını, yardım gerekiyorsa kendisinin yapması gerektiğini söyledim. 2015 yılında Mehmet Sağıroğlu'nun daveti üzerine ir iftar toplantısında katıldım. Katıldığım bir toplantıda Hüseyin Aka isimli bir kişi konuşma yaptı. FETÖ'yü lanetliyorum. Bank Asya'ya aylık ortalama 9 bin TL harcamam var. Daha önce aldığım kredi kartımın ve maaşımın tutarıdır bu. Yardım yapmak amaçlı yapmadım bunu Himmet vermedim" diye konuşmuştu.

"SAMİMİYETİMLE BİRŞEY ANLATACAĞIM"

İlkokul Öğrencilerini İstismar Eden Temizlik Görevlisi: Başıma Gelecekleri Biliyordum! İlkokul Öğrencilerini İstismar Eden Temizlik Görevlisi: Başıma Gelecekleri Biliyordum!

İddianamede olmamasına rağmen samimiyetle bir şey anlatmak istediğini ifade eden Eraslan, "2012 yılında İlhan Miraboğlu yurt yaptırmam için proje getirdi. Bana uygundu. Yurdun arsasının yarısını Talas Belediyesi karşıladı. Burç Eğitim Vakfı'nın yaptığı Melikşah Üniversitesi'nde yurt inşaatıdır. İnşaat tamamlandı. Açılışını Abdullah Gül, Mehmet Özhaseki gibi isimlerin katıldığı tören ile yapıldı. Yurt ruhsatını İl Milli Eğitim Müdürlüğü verdi. Daha sonra 17-25 Aralık olayları cereyan etti. Böyle bir örgüte proje yaptığım için çok pişman oldum" demişti.

Mahkeme tarafından tahliye kararı verilen bir diğer sanık ise Seyit Sevgin. Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde yargılanan tutuklu işadamı Seyit Sevgin ilk celsede  savunmasında örgüt ile hiçbir alakası olmadığını belirterek, şöyle konuşmuştu: "Ben dinini öğrenmeye çalışan biriyim ama dinci değilim. Ben Türk Milliyetçisiyim ama ırkçı değilim. 68 kuşağıyım ben. Geçmişten günümüze bugüne baktığımda solcu gençlere gözünüzü seveyim diyorum. Yollarımız ayrı olsa da hepimizin amacı aslında aynıymış. GESİAD'a 90’lı yıllarda gittim, geldim, bulundum ama içinde yer almadım. Yönetim kurulu üyeliğim olmadı. Toplantılara katılmadım. 2000 yılından sonra yakın ilişkim olmadı. Seyahat organizasyonlarına katılmadım. Sosyal paylaşım sitesi, By Lock kullanmadım. Ben nasıl yönetici olacağım? 78 yılında Koç Grubundaki işimden ayrıldım. 40 yıl emek vererek bu işimi, düzenimi kurdum. Oğlum evlilik aşamasında, kız isteme durumları oldu, hiç birinde bulunamadım.  Oğlumun bir ay sonra düğünü var, ona da katılamayacağım. Bank Asya'da sadece kredi kartım var. Kartlarımın toplamı 25 Bin TL ben bunu tek seferde yatırmadım. Destek amacım olsaydı daha fazla miktarlar yatırabilirdim."

GAZETECİLERE SALDIRMIŞTI

Sanık Sevgin 26 Ağustos 2016'da gözaltına alındığı esnada kendisini çeken gazetecilere sağlık kontrolüne girdiği sırada, 'Çekin o.... çocuğu' dedi. Sağlık kontrolünün ardından bir gazetecinin 'halen küfür etmeye devam edecek misiniz?' sorusuna, şüpheli orada bulunan gazetecilere sırıtarak, 'Lan senin sülaleni s...., o..... ç.....' diye ağır hakaretler etmiş, ayrıca bir muhabire tekme sallamıştı.

"2 KEZ AĞIRLAŞTIRILMIŞ MÜEBBET CEZASI İLE YARGILANIYORUM"

Tahliye olan Süleyman Gürkök ise Kayseri 2. Ağır Ceza Mahkemesi'nde görülen davada AHUDER üyesi olduğunu söyleyerek ilk celse şunları söylemişti: "20 yıllık avukatım. FETÖ sanıklarını savunduğum için buradayım. Avukat meslektaşlarım kollayın kendinizi. Benim FETÖ avukatı olduğumu söyleyenleri hiç tanımıyorum. Beni öldüren soru ise eşimin avukatlığını yaptığım için sorulan soruydu. Bir insan eşi için ölür. Fevzi Konaç'ın yönetiminde yer aldığım dönemde 15 Temmuz gecesi whatsap gurubunda konuşmalarda darbeyi eleştirip, tepki göstereceğimizi söyledim. Eşimin gözaltı sürecinde müdafiliğini yaparken ben de gözaltına alındım. Ama şimdi 2 kez ağırlaştırılmış müebbet cezası ile yargılanıyorum."