6 Şubat depreminin üzerinden iki yıl geçti. Enkazlar kaldırıldı ama zihniyet değişti mi? Deprem gerçeğiyle gerçekten yüzleşebildik mi? Alınan önlemler yeterli mi, yoksa hâlâ günü kurtarma anlayışı mı devam ediyor?
6 Şubat 2023… Türkiye tarihine kara harflerle yazılan, on binlerce insanın hayatını kaybettiği, yüz binlercesinin evsiz kaldığı büyük felaketin üzerinden tam iki yıl geçti. O geceyi unutmak mümkün değil. Soğuk, çaresizlik, gözyaşı, yıkılan şehirler, enkaz altında kalan hayaller… Peki, aradan geçen iki yılda neler değişti? Ya da daha doğru bir soru: Gerçekten bir şey değişti mi?
Depremin ardından büyük bir dayanışma örneği sergilendi. Türkiye’nin dört bir yanından insanlar yardıma koştu, arama kurtarma ekipleri, gönüllüler, sağlık çalışanları canla başla çalıştı. Ancak bir doğal afetin ardından sadece enkaz kaldırmak yeterli mi? Yeni binalar dikmek, kalıcı konutlar inşa etmek bir çözüm mü, yoksa asıl mesele zihniyetimizi ve sistemimizi değiştirmek mi?
Depremden etkilenen illerde hâlâ binlerce insan geçici barınma alanlarında yaşam mücadelesi veriyor. Altyapı eksiklikleri, ekonomik sıkıntılar, psikolojik travmalar halen büyük bir sorun. Kentsel dönüşüm projeleri ve yeni yapılaşmalar hızla devam ederken, bu süreç gerçekten bilimsel temellere mi dayanıyor, yoksa yine günü kurtarma anlayışı mı hâkim?
Deprem gerçeği bu ülkenin kaçınılmaz bir gerçeği. Ancak alınan önlemler hâlâ yetersiz. Deprem yönetmelikleri, yapı denetim süreçleri, afet koordinasyon sistemleri hâlâ sorgulanıyor. Olası bir Marmara depremine karşı İstanbul ve çevresindeki hazırlıklar ne durumda? Sadece konuşmak ve planlar hazırlamak mı, yoksa gerçekten harekete geçmek mi gerekiyor?
İki yıl geçti ama acılar hâlâ taze. Unutmak, görmezden gelmek, ertesi gün başka gündemlere dalmak en büyük tehlike. Bugün hâlâ sorulması gereken soru şu: 6 Şubat bize ne öğretti ve biz bu derslerden kaç tanesini gerçekten hayata geçirdik? Eğer hâlâ aynı sistemin içinde dönüp duruyorsak, kaybedilen on binlerce canın hatırasına gerçekten sahip çıkabiliyor muyuz?