Yalnızca şimdi vardır.."

Merhaba Sevgili Okur yukarıdaki cümleyi merak ediyorsanız. Merak etmeye bence devam edebilirsiniz. Bu cümle Hemingway'ın yazdığı Çanlar Kimin İçin Çalıyor' da rastladım. Ve rastladığım onca güzel anlar cümleler var ki, bu kitapta önyargılarınızı bir tarafa bırakarak sizin de rastlamanızı isterim. Kitabın kalınlığı 635 sayfa oluşu gözünüzü korkutmasın kitap o kadar akıcı ki nasıl bitirdiğinizi anlamayacaksınız. Amacım kitabın özetini anlatmak değil, Daha derinden bir şeyler var anlatmak istediğim. Hemingway benim için varoluşu derinden sorgulayan bir yazar. Savaş, barış, devrim, aşk, varoluş, inanç gibi insan varoluşunun ana temalarını tek bir romanda bu kadar derinden anlatabilen çok az yazar var. Bu romanı bir macera kitabı gibi hızlıca okuyabilirsiniz ama bu anlamda okuduğunuz zaman aslında bir sona ulaşamıyorsunuz.Çünkü Hemingway’in asıl derdi başka. Onun derdi, insanlığın kabuk bağlamış yaralarını yeniden ve her okuyuşta kanatmak. Bunu kendisinin de tanık olduğu İspanyol iç savaşını anlatarak yapıyor. Bir köprünün havaya uçurulması ile görevlendirilmiş Robert Jordan’ın sadece 4 günde yaşadıklarını,cumhuriyetçilerle faşistler arasındaki milyonlarca insanın kanına mal olmuş bir iç savaşı okuyoruz.

Savaşın anlamsızlığı mı aklınızda kalan, kendini bir amaca adamış insanların gözüpek pervasızlığı mı, aşkın karşısında karşı konulamaz teslimiyet mi ? Romanına verdiği isim bile bu anlamda benim için ironik. Çanlar kimin için çalıyor? Duyuyor musunuz, anlıyor musunuz? Hayır insanlık olarak anlamıyoruz. İnsanlık olarak ancak böyle romanları okuyup, gerçekçiliği konusunda yorumlar yapıyoruz. Bu yüzden böyle epik romanları okumak özellikle konu savaş ise benim hoşuma gitmiyor. Ama bir yazar olarak Hemingway’ı burada ayrı bir yere koyuyorum çünkü romanının kahramanı Robert aslında tanık olduklarıyla yazarın kendisi olduğunu düşünüyorum.

Savaşın acımasızlığını insanlığa bir şekilde anlatmanız gerekir ki bir sonraki nesiller yaşanan acıları unutmasınlar. Belgeseller ne güne duruyor diyebilirsiniz, belgeseller beyne hitap ederken, edebiyat daha derine insanın ruhuna ve vicdanına işliyor.

Ve Heminway' ın satırlarıyla; " İnsan ada değildir, bütün de değildir tek başına, ana karanın bir parçası, okyanusun bir damlasıdır; bir kum tanesini bile alıp götürse deniz, küçülür Avrupa, sanki kaybolan bir burunmuş, dostlarının ya da senin bir yurdunmuş gibi;bir insanın ölümüyle eksilirim ben, çünkü bir parçasıyım insanlığın; işte bu yüzden hiç sorma çanların kimin için çaldığını, çanlar senin için çalıyor…"

Hoşça Kalın…