Kimmiş bu derseniz? Bir filmde yer alan baş kahramanlardan birisi. Filmin etkisinde nasıl kaldığımı ifade etmem için şu satırlar yeterli: "Susan bir çocuktan daha büyük bir tehdit ne olabilir ki? diyen bir film...
Çok fazla filmi kurcalamayıp merakınızı diri tutmak için filmde ne anlatıldığına gelecek olursak; Filmde aslında bir ana-oğul ilişkisi var; ancak bu filmi ilginç yapan şey, genelde görmeye alışkın olduğumuz güçlü bir aile bağını yansıtmaktan çok uzak olması. Tam tersine çocuğuyla bağ kurma konusunda problem yaşayan bir anne ile sorunlu olduğu düşünülen bir çocuk arasında nadiren güzel çokça gergin sahnelere tanık oluyoruz. Daha doğduğu andan itibaren annesi tarafından bakılması zorunlu bir varlık konumuna düşen Kevin’ in büyüdükçe kendine çizdiği yolu ve annesinden miras kalan sorunlarıyla baş etme şekillerini görüyoruz. Filmi eleştirecek olursam eğer sahneler arası geçişlerde bazen kopukluk yaşanabiliyor. Yönetmen sadece bir kısım bilgiyi bizlere sunmuş, gerisini bizim hayal gücümüze bırakıyor. Örneğin, filmin başında Eva’ nın (anne) domates festivaline benzetilen bir yerde eğlendiği görülüyor. Bu sahnenin ne zamanı yansıttığı bilinmiyor; ancak Eva’nın evlenmeden önceki hali olduğunu düşündürüyor. Yine benzer şekilde kırmızı rengin zaman zaman sahneleri renklendirmesi hakkında izleyiciye açık kapı bırakılmıyor. Ancak anlaşılan en net sahnelerden biri Eva’ nın çocuğu olmadan önceki hayatının şimdiki hayatından çok farklı olduğu. Oldukça keyifli ve özgürce bir hayat yaşayan Eva doğum sonrası hayata uyum sağlamakta zorlanıyor. Ancak tuhaf bir şekilde ikinci çocuğu Celia’ da aynı sorunları yaşamıyor. Celia ise Kevin’ in aksine daha sağlıklı bir çocuk olarak karşımıza çıkıyor.
Çarpıcı bir senaryo etrafında şekillenen hikaye aile bağları konusuna farklı bir bakış açısı getiriyor. Peki Kevin’ i açıklamak için tek bir sözcük yeterli olur mu? Çok zor. O halde insanlar hakkında kesin hüküm verirken bir kez daha düşünelim!
Hoşça Kalın…