Erciyes Üniversitesi'nde neler oluyor? Sendika başkanına tehdit suçlaması! Erciyes Üniversitesi'nde neler oluyor? Sendika başkanına tehdit suçlaması!

ERÜ Kültür Sitesi'nde düzenlenen sempozyumun açılışında konuşmalar yapan İl Müftüsü Şahin Güven ve ERÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammet Güven, sempozyumun Kayseri'de düzenlenmesinde emeği geçenlere teşekkürlerini iletti. Vali Süleyman Kamçı ise kentte huzur içerisinde yaklaşık 75 bin sığınmacı veya göçmenin yaşama ahlakı ve kültürünün canlı birer örneğini temsil ettiğini vurgulayarak, "Böyle bir sempozyuma ev sahipliği yapması üzerine ilimizin seçilmesi anlamlı ve isabetli olmuştur. Ayrıca yükseköğrenimini tamamlamak üzere birçok farklı ülkeden Kayseri’ye gelen öğrencilerimiz ve çoğunlukta Suriyeliler olmak üzere farklı ülkelerden gelerek ilimizde barış ve huzur içerisinde yaşayan yaklaşık 75 bin sığınmacı veya göçmen birlikte yaşama ahlakı ve kültürünün canlı birer örneğini temsil etmektedirler. Maalesef içinde yaşadığımız İslam coğrafyası da dahil olmak üzere şuanda dünyanın birçok ülkesinde birlikte yaşamayı başaramayan topluluklardan kaynaklanan savaşlar ve iç çatışmalar sonucunda insanlık dramları yaşanmaktadır. Diğer taraftan ise İslam ile kesinlikle bağdaşmayan şiddet ve terörü ideoloji haline getiren grupların yaşattığı savaş ve dehşet ortamı, yabancı düşmanlığı ve islamafobiyi artırmaktadır. Bu gruplara karşı ancak İslam dinimizin özünü oluşturan barış ve sevginin önemini yeniden hatırlatarak ve birlik içerisinde yaşama kültürümüze sahip olarak mücadele edilebileceğini düşünüyorum. Ortak değerlerimiz ışığında hepimizin barış ve huzur içerisinde birlikte yaşaması; çatışma, bölünme ve savaşların biran önce son bulması için gösterilen tüm çabalar çok değerlidir" dedi.

Sempozyuma katılan Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş; sempozyumdan çıkacak sonuçların sadece Türkiye'ye değil tüm dünyaya ışık tutması temennisinde bulunarak, “Dünya yaratıldığı andan, insanoğlunun yeryüzünde yaşamaya başladığı andan itibaren insanlığın ihtiyacı olan bir konudur. İnşallah sonuç bildirgesinde verimli hususlar ortaya çıkar, sadece ülkemize değil insanlığa ışık tutacak hususlar ortaya çıkar inşallah. İslam, birlikte yaşama ahlakını, önemini her zaman kendi ismiyle ortaya koyuyor. Ne mutlu bize ki bütün peygamberlere gönderilen dinin ismi, aynı zamanda bizim dinimizi çağrıştırıyor. Müslim; ‘İslama gire, barışa giren’ demektir. İslam, insanlık için bir nimettir. O yüzden bütün peygamberlere gönderilen dine ad olmuştur. Hz. Musa da İslam peygamberidir, Yahudilik ondan 600 sene sonra ortaya çıkmıştır. Hz. İsa da bir İslam peygamberidir, Hristiyanlık ondan yaklaşık 70 sene sonra ifade edilmeye başlanmış bir inançtır" diye konuştu.

“Büyük bir fitne var İslam coğrafyasında”

İslam coğrafyasının büyük bir fitne içerisinde olduğunu ifade eden Erbaş, batıya seslenerek, "Ne olur İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhepçilik fitnesine odun taşımayın" diye konuştu. Erbaş, konuşmasını şöyle sürdürdü:

"İslam medeniyetinin dünyada hakim kültür olarak kaldığı her asırda farklı inançtan insanlar Müslümanların hakimiyeti altında gayet huzurlu bir şekilde yaşamıştır. Batı, bunu becerememiştir. 1054 yılında kilise ikiye bölünmüştür, Doğu Kilisesi Ortodoksluk, Batı Kilisesi Katolik ismini almıştır. 1517’ye gelindiğinde Batı Kilisesi kendi içinde bir kere daha ikiye bölünmüştür, Protestanlık ortaya çıkmış reform hareketleri başlamıştır. Protestanlık ortaya çıktıktan sonra ‘Sen ne için Protestan oldun, siz ne için katolik kaldınız’ sebebi ile milyonlarca insan birbirini öldürmüştür. Şimdi batılı insanlara sesleniyoruz her zaman, diyoruz ki; ‘Sizler mezhep savaşlarının acısını çok çektiniz. Kısa yıllar içerisinde milyonlarca insanınızı kaybettiniz. Ne olur şuanda İslam dünyasında çıkarılmak istenen mezhepçilik fitnesine odun taşımayın’. Çünkü insan, insandır inancı, mezhebi ne olursa olsun. Büyük bir fitne var şuan İslam coğrafyasında. 100 sene önce ırkları birbirine kışkırtarak bin senedir farklı ırklardaki insanları bir arada yaşatan İslam medeniyetini 50 parçaya ayırdılar ırkçılık fitnesiyle. Bu yetmedi, o 50 parçaya bölünmüş medeniyetin parçaları da şuanda mezhepçilik fitnesiyle parçalanmak isteniyor. Buna sadece Müslümanların tedbir alması yetmez, tüm insanlığın bunun için tedbir alması lazım. Bunun için örgütler kuruluyor, silahlar veriliyor. O örgütler bir kısım anlayışların adeta temsilcisi olarak tanıtılıyor. İnsanlık için gerçekten büyük bir fitnedir, büyük bir beladır. Dünyanın herhangi bir yerinde bir zulüm olduğu zaman herkesin rahatsız olması gerekiyor. ‘Benim inancımdan değildir’ diyerek üzülmemek insanlığa yakışmaz."
Türk Milleti'nin büyük bir millet olduğunu da sözlerine ekleyen Diyanet İşleri Başkanı Prof. Dr. Ali Erbaş, "Diyoruz ki elhamdülillah, çok büyük bir milletiz. Büyük millet olmamızın göstergesi sadece yurt içinde değil yurt dışında en ücra köşelerde nerede bir insan varsa mezhebine, inancına bakmadan eğer onların yanında yer alabiliyorsak işte o zaman biz büyük bir milletiz. Ne kadar çok veren el olursak milletimizin büyüklüğü dünyada o kadar çok gözükmektedir" ifadelerini kullandı.
Sempozyumun ardından Başkan Erbaş, ERÜ Rektörü Prof. Dr. Muhammed Güven'i makamında ziyaret etti. (İHA)