Kadına şiddet, tüm dünyada olduğu gibi Türkiye’de de acil çözüm bekleyen bir toplumsal sorun. Kayseri’de de, her yıl artan kadın cinayetleri, fiziksel ve psikolojik şiddet vakaları, bu sorunun ciddiyetini gözler önüne seriyor. Şiddet, sadece fiziksel zarar vermekle kalmaz, kadının ruh sağlığını da derinden etkiler. Kadına yönelik şiddet, sadece bireysel bir problem değil, tüm toplumun geleceğini tehdit eden bir olgudur.
Türkiye, son yıllarda kadına yönelik şiddeti önlemek amacıyla çeşitli yasal düzenlemeler yapmış olsa da, bu yasaların ne kadar etkin uygulanabildiği tartışmalıdır. Kadına şiddetle mücadelede en büyük eksikliklerden biri, şiddet gören kadının bu durumu kabul etmesi ve yardım alması konusunda yaşadığı toplumsal baskıdır. Kayseri’deki bazı mahallelerde ise, şiddet gören kadına yönelik toplumsal duyarsızlık ve kadının ekonomik bağımsızlık noktasındaki zorlukları bu sorunu daha da karmaşık hale getirmektedir.
Kadına şiddeti önlemek için sadece yasal düzenlemeler değil, eğitim ve toplumsal farkındalık da son derece önemlidir. Kayseri’de çeşitli sivil toplum kuruluşları ve yerel yönetimler, kadınlara yönelik şiddetle mücadele adına seminerler, eğitimler ve destek programları düzenlese de, bu çabaların toplumsal hayatta daha geniş bir şekilde kabul görmesi gerekiyor. Özellikle genç yaşta, şiddetle ilgili farkındalık yaratılması, kadına şiddet anlayışının değişmesine önemli katkı sağlayacaktır.
Kadına şiddetle mücadelede en önemli unsurlardan biri de, mağdurun yalnız olmadığını hissetmesidir. Toplum olarak kadına şiddetle mücadelede birlikte hareket etmeliyiz. Şiddet gördüğü için kadınları suçlamadan, onlara destek olmalıyız. Kayseri’de de, yerel yönetimlerin, sivil toplum örgütlerinin ve bireysel olarak herkesin daha duyarlı olması, kadına yönelik şiddetle mücadelede önemli bir adım olacaktır.
Sonuç olarak, kadına şiddet, sadece bir kadının yaşadığı bir dram değildir. Her birimiz, bu sorunun çözümüne katkı sağlayabiliriz. Kayseri’deki her birey, kadına şiddet karşısında daha duyarlı, daha sorumlu bir tutum sergileyerek, şiddet mağduru kadınlara karşı daha destekleyici bir yaklaşım benimsemelidir. Bu mücadeleye hep birlikte katılmak, toplumsal değişimin temel taşlarını oluşturacaktır.