“KARDEŞLERİM ARASINDA FARKLI OLAN BENDİM”

Öncelikle yeni kitabınız ‘AŞKLA KAL’ hayırlı olsun. Elbette sizi herkes tanıyor ama ‘Kahraman Tazeoğlu kimdir?’ desem ayrıntılarını nasıl anlatırsınız?  Nasıl bir çocuktunuz? 

7 Çocuklu, fakir bir aileydik. Kardeşler arasında en farklı olan bendim. Diğerlerine nazaran biraz daha içine kapanık, sokaklarda oynamak yerine evde kitap okumayı tercih eden ama en çok da boyundan büyük hayaller kuran bir çocuk. 

“17 YAŞINDA YAŞADIĞIM KARŞILIKSIZ AŞLA BİRLİKTE YAZMAYA BAŞLADIM”

Radyoculuk maceranızda var… Radyoculuktan yazarlığa geçisiniz nasıl oldu? Yazmaya nasıl başladınız? 

1993 yılında özel radyoların kurulmasıyla birlikte ilk programımı yerel bir radyo olan Kadıköy FM’de yapmaya başladım. Yaptığım program bir şiir programıydı. Usta şairlerin şiirlerinin yanı sıra, kendi şiirlerimi de okuyordum. Yazmak hevesi o yıllarda da devam ediyordu. 17 yaşında yaşamış olduğum karşılıksız bir aşk sonrası duygularımı ifade edebilmek için yazmaya başladım. Dolayısıyla ilk yazılarım 1986 yılında yazıldı. Bunlar, kendime sakladığım şiirlerimdi. 

"AŞK SANMAKTIR. ONU GERÇEĞE ÇEVİRMEK KİŞİLERİN ELİNDEDİR"

Aşkı yazan adama aşk nedir diye sormasam olmaz Kahraman Tazeoğlu aşkı nasıl tarif eder? 

Aşk sanmaktır. Onu gerçeğe çevirmek kişilerin elindedir. Ben eski aşkları yazan biriyim. Yaş olarak da yeni sayılmam zaten. Kitaplarımda okurlarımın hayranlıkla takip ettiği, içselleştirdiği o aşklar bundan yirmi yıl öncesinin insanları için gayet normal karşılanabilecek ve olması gereken aşklardı. Ben o yıllarda yaşadığım aşkları yazıyorum. Fakat günümüz aşklarının içi boşaltıldığı için eskinin aşkları bir lütuf gibi algılanıyor. Ben hala eski aşkların adamıyım. Ve aşkı hala eskisi gibi tanımlıyor ve yaşıyorum. Erkek olmama rağmen bir kadın hassasiyeti, inceliği, naifliğiyle severim. Hatta zaman zaman bu kadar ince sevdiğim için eleştirilirim. Bir keresinde bir sevgilim beni “Benim sevmem gerektiği gibi beni seviyorsun, ama ben seni öyle sevemiyorum.” diyerek terk etti. 

“YILLAR ÖNCE ŞİİR YAZDIĞIM HER SEVGİLİ BENİ TERK ETTİ”

Sevgililerinize şiir yazdınız mı?

Sevgililerime şiir yazarım ama bundan onların haberi olmaz. Belki çok sonra bir kitabımı okuyorlarken içlerinden “Hmm bu bana yazılmış” diyor olabilirler. Çünkü yıllar önce şiir yazıp verdiğim her sevgili beni terk etti. 

Peki, okuyucu kitlenizi tanımlayabilir misiniz? 

Kitap okuyan herkes için yazıyorum. Fakat ağırlıklı olarak gençler beni okuyor. Çok fazla medyada görünmediğim için tanımayan hiç tanımıyor, tanıyan çok iyi tanıyor. Bir kitabımı okuyan, hiçbir zaman tek kitapla kalmıyor, bütün kitaplarımı okuyor. 

“BENİM OLMAYAN SÖZLERİN BENİMMİŞ GİBİ LANSE EDİLMESİ RAHATSIZ EDİYOR”

Sosyal medya da özellikle sözleriniz çok paylaşılıyor. Eski sevgililer sizin sözlerinizle birbirine laf sokarken bazıları da sizin sözlerinizi kendi sözleri gibi paylaşıyor…

Bana ait sözlerden ziyade bana ait olmayan sözlerin de benimmiş gibi lanse edilmesi beni rahatsız ediyor. Bunun yanı sıra sözlerimi paylaşırlarken altına adımı yazmamaları rahatsız olduğum bir başka konu. Öte yandan sözlerimi değiştirip altına kendi ismini yazan arkadaşlar var. Bu hiç hoş değil. Ayrıca bunu yapana bir kazanç sağladığına inanmıyorum. Herkesin bana mail atma konusuna gelince her gün gönderilen yüzlerce maili okuma şansım yok. Zaten yüzde doksanı birbirine benzer mailler. Daha ilk giriş cümlesinden ne istediği anlaşılıyor. Sipesifik olarak bana iletilmesi gereken çok önemli mailleri yardımcım okuyarak bana yönlendiriyor.

“KARDEŞLERİM VE AKRABALARIM HİÇBİR KİTABIMI OKUMAMIŞTIR MESELA”

Aileniz size destek oluyor mu, yazarlığa başladığınız da tepkileri ne oldu?

Bu yolculukta ailemin bana olan desteğinden söz etmek maalesef mümkün değil. Her zaman "boş işlerle" uğraştığımı söylemişlerdir.  Türkiye'nin en çok satan yazarı olmama rağmen kardeşlerim ve akrabalarım hiçbir kitabımı okumamıştır mesela. 

Ben haber yazarken, köşelerimi yazarken masam dağınıktır. Çaylar, kalemler, not kâğıtları… Yazarken Sizin masanız nasıldır? 

Çok dağınık olduğumu söyleyemem. Hatta daha çok düzeni severim. Yazı masamda uzun süre çalışamıyorum maalesef. Bel fıtığı sorunum olduğu için romanlarımın büyük bir kısmını kucağımda laptopumla uzanarak yazmak zorunda kalıyorum.

Son olarak okumayanlar için son kitabınızla ilgili ipuçları verebilir misiniz?

Romanda gerçek kişiler de var. Bunlardan biri Dünya Serbest Dalış Rekortmeni Şahika Ercümen. Zaten ana karakter Derya, Ercümen’nin kırmış olduğu 91 metrelik rekoru geçmeye çalışıyor. Fakat her şey istediği gibi gitmiyor. Aşk acısıyla perçinlenen duyguları onu hiç tahmin etmediği bir başka aşka itiyor ve olaylar gelişiyor.

“BAZILARI SONSUZ SEVER.” AŞKLA KAL’IN 

Aşkla kal’ın ana karakteri Derya. Derya ismini seçmenizin özel bir sebebi var mı? Ya da romanlarınızda ki karakterlere nasıl isim veriyorsunuz?

İsimler benim için çok önemlidir. İsimlerin anlamı kişilerin gerçekliğine denk düşer. İsimlerin anlamları hakkında derin araştırmalar yapmadan romanlarımda kullanmam.  Ben Derya ismini denize gönül vermiş insanlara çok yakıştırıyorum. Bu yüzden Derya ismini özellikle kullandım.

 

Teşekkür ederiz son olarak Kayseri Deniz Postası okurlarına söylemek istediğiniz bir şey var mı?

O halde kitabımdaki bir cümleyle bitirelim. “Bazıları sonsuz sever.” Aşkla Kal’ın…