Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde bir adam. Sekreteri ile ilişkiye giriyor, sekreterini boşatıyor ve kendisi evleniyor. Sekreterin boşanmak zorunda kalan kocası dönemin Başbakanı Recep Tayyip Erdoğan'a mektup yazarak bu durumu şikayet ediyor. Erdoğan, "O ahlaksız adamın düğününe kimse gitmeyecek" diye talimat veriyor. Düğünde tek bir isim var Taner Yıldız. Nikah şahitliğini yaptı mı bilmiyorum ama, adamı milletvekilliği bittikten sonra bir işletmeye genel müdür yapıyor, biiir..

Kendisine, Kayseri'de faaliyet gösteren bir işletmenin zehir tırları hakkında dosya sunuluyor. Zehir tırları Avrupa'daki baca tozunu yıllardır Kayseri'ye taşıyor ve bir tesisin bahçesine stok ediliyor. Bu baca tozları o kadar kıymetli olsa Avrupadaki firmalar nakliyesini karşıladıktan sonra stok için ton başına para öderler mi. Bakan konuyu bildiği halde kılını bile kıpırdatmadı, bu ikiii..

Bakanın görev yaptığı 5 yılda 7enerji sektöründe 700 adet ölümlü kaza. İşçiler feryat etti, "Sayın bakan göreviniz cenaze levazımatçılığı mı" diye, sessizce izleyip fıtrata bağladı, bu üçççç..

Çok basit bir hesap, istatistiklerin tutulmaya başladığı 1946’dan itibaren 2014’e kadar iş cinayetlerinin sayısı ortalama 983 iken son 2003-2014 AKP döneminde gelişen teknoloji ile düşmesi gereken iş cinayetleri sayısının ortalaması 1.166’ya yükseldi. Ama Sayın Bakan ve bakanlar bu işi fıtrata bağladılar, "Çok güzel öldüler" dediler,  diyebildiler. Bu da dörttt..

Ve hala toprak altında, kefensiz yatan maden sektörü çalışanları olduğunu da biliyorsunuzdur umarım..

Doğu ve Güneydoğuda yüzde 70'lere varan kaçak elektrik kullanımından doğan zararı dağıtım şirketleri sıkıntıya girmesin diye bizim sırtımıza yükledi. Yetmedi,  mahkeme kararı ile bu parayı geri alanların aldıkları paralarla avukat giderlerinin de bizim sırtımıza yüklenmesi için yasa çıkardı. Bu da beşş.

Dünyanın en pahalı akaryakıtını kullandık, kullanmaya devam ediyoruz. Ama bakana göre, akaryakıtı kendileri dünya fiyatlarından satıyor, maliye vergi koyuyor. Bu da altı..

Hele bir çarpıtması var ki; "Avrupa'daki bir çok ülke ile aynı fiyata elektrik ve doğalgaz kullanıyoruz" palavrasından bahsediyorum. Doğru. Bu iki girdi Avrupa ortalamalarında. Ama Avrupa ortalamalarının KDV'si bile etmeyen işçi, memur, emekli maaşından hiç haberi yok gibi davranması var ya, adamı çileden çıkarıyor. Bu da yediii.

Personel konusuna, himaye edilen  işletme ve işadamları konusuna, kaynaklarımızı ve enerji alanlarımızı özel sektörün emrine sunması konusuna da hiç girmeyeceğim.

Ve,  vedaya hazırlanan Sayın Yıldız finali de 31 Mart'ta yaptı.

Türkiye'de hayatın durmasını, insanların çaresizliğini, bir günlük ekonomik kaybı, çağdaş dünyaya rezil oluşumuzu da ülke dışından izledi.

Ülkem toprakları dışından, kameraların başına geçti ve dedi ki, "Dün bütün ülkede elektrik vardı. Haber olmadı. Bu gün elektrikler kesildi haber oldu."

Daha da vahimi, kesintinin üzerinden 12 saat geçtiğinde bile hala, "Kesintinin nedeni teknik mi, siyasi mi, işletme hatası mı bunu belirleyeceğiz. Ekiplerimiz çalışıyor" diyordu.

Evet Sayın Bakan, Cumhuriyet tarihi boyunca unutulmazlar arasına adınızı yazdırdınız.

Mesela ben, Eniz Öksüz'ü, Osman Durmuş'u, Kemal Unakıtan'ı, Atilla Koç'u Türkiye'ye bakan olarak hiç yakıştıramamıştım. 

Sizi de öyle.

Çünkü tarihe üstlendiği yükün altında ezilen, üstlendiği sorumluluğu taşıyamayan, fakat buna rağmen büyük bir olgunlukla  TV kanalları aracılığı ile vatandaşın karşısına çıkıp ne dediğini kendisi bile bilmeyen demeçler vermekte beis görmeyen biri olarak geçeceksiniz.

Soma dendiğinde, Ermenek dendiğinde, fıtrat dendiğinde, yoldan çevrilen uçak dendiğinde, iki gün aynı gömleği giyip simit-çayla kahvaltı yaptı haberleri yaptıran adam dendiğinde aklıma hep siz geleceksiniz.