İzah edelim efendim;

Kafası az çok ekonomiye çalışan her türlü siyasi görüş sahibi bir noktada hemfikir. O noktanın adı,Türkiye Ekonomisi freni boşalmış bir kamyon misali meçhule gidiyor görüşü.

Bakmayın siz, konjoktür söylemlerine.

Evet dolar, Dünya genelinde yükseliyor, ama bizde almış başını gitmiş. Bir ayda yatırımcısına yüzde 20 kazandıran bir başka yatırım aracı bulamazsınız.

Peki neden; 

Kafasının içi ve dışı jöleden ibaret, kendini bilmez birinin faizler konusunda Cumhurbaşkanını yanlış yönlendirmesi ve Merkez Bankası Yönetimi, dolayısıyla Ali Babacan ile karşı karşıya getirmesi.

Hatırlayın, resmen Merkez Bankası'nın faiz  lobisine hizmet ettiğini ima etmedi mi. Yetmedi, Sayın Ali Babacan'ı da aynı kategoride değerlendirmedi mi?

Peki sadece bu konu mu, Sayın Abdullah Gül'ün keşfini sağlayan gelişme.

Elbette ki hayır;

Işıd'den kaçırdığımız ve PYD'ye teslim ettiğimiz Türbe Hadisesi var.

Sanki savaş idare ediyorlar, Pentagon görüntülerinin filmlerdeki  özentisiyle ceketleri fora ettiler ve türbe kaçırma harekatını yönettiler, tek kurşun atılmadan gencecik bir askerimizi de şehit verip döndüler.

Nasıl kaçtığımızı da sıkılmadan dakika dakika anlattılar.

Muharrem İnce'nin iddiası doğru ise 9 tane tankımızı da oraya bıraktılar.

Bu türbe fiyaskosu Müslüman Dünyayı derinden yaraladı.

Başka;

İmralı Canisi, hükümete deklare ettiği 10 maddelik taslağı televizyonların huzurunda okuttu, hem de Yalçın Akdoğan'a. Türkiye Cumhuriyeti'ni temsil eden bir hükümetin Çözüm adı altında terörist temsilcilerinin dayatmaları ile karşı karşıya kalmasını da hazmedemedi bu millet.

Peki başka;

Hatırlayınız, bu hükümet 3Y ile mücadele sözü vererek geldi iktidara.

Yoksulluk; Kurumsal hale geldi. Açlık sınırı altında yaşıyor halkımın yüzde 60'ı..

Yolsuzluk; Hakkında bir kamyon iddia bulunan 3 eski bakanın adalete hesap vermesinin önüne geçildi. 

Yasaklar; İç Güvenlik Paketi diye bir ucube getirdiler Meclise. Bu gün yarın da çıkacak. Böylece her şey yasak hale gelecek.

Daha çok sayacağım ama, köşe doldu.

Komşularla sıfır sorun fiyaskosu mu diyelim, Çağdaş dünya ile ilişkiler mi diyelim, Atatürk Orman Çiftliğine yapılan lüks saray mı diyelim. Hava Kuvvetleri pilotlarımızın uçan tabutlara mahkum edilmesi mi diyelim, Bakanların, milletvekillerinin dini değerlerimizi siyasi çıkarları için pervasızca kullanmalarının yarattığı rahatsızlık mı diyelim.

Gelinen noktada, "Dün dünde kaldı  cancağımız, artık yeni şeyler söylemek lazım" diyecek birine ihtiyaç var. Bunun için de Abdullah Gül gibi bir vitrin objesini cepheye sürme ihtiyacı doğdu.

Elbette, Sayın Gül'ün siyasi deneyimi oldukça fazla. Ama ona icracı bir görev düşmemesi için de çaba sergileniyor. Şimdiden görevini belirlediler. TBMM Başkanı.

Vallahi kamuoyu araştırma şirketlerinin haftalık nabız ölçümlerine bakıldığı zaman TBMM Başkanı seçme noktasında da bu günkü iktidarın Haziran sonrası hayli zorlanacağı görünüyor.

Hükümet kurma noktasında da sanki farklı alternatifler ortaya çıkacak gibi.

Zaten bazı AKP'liler Abdullah Gül'ün Başbakanlığında bir AKP-MHP koalisyonunu şimdiden dillendirmeye başladılar bile.

Bakalım Sayın Gül, unutulmuşluk sonrası birden bire vitrin objesi olması için dizilen metiyeleri nasıl karşılayacak ve kararı ne olacak.