Çıtlık, Madımak, Hardal, yemlik, kuzukulağı, ısırgan, kangal, asma yaprağı, ışkın, evelek, narpız ve niceleri, toprak ananın bağrından çıkıyor. İç Anadolu da böyle adlandırılan bitkiler, bilim de ise daha farklı anılıyor…

Birçok canlının barınmasında ve beslenmesinde önemli rolü üstelenen toprak, büyük bir vitamin hazinesini, ürünleri aracılığıyla sunuyor.

Hardal “kabızlığa, göğüs hastalıklarına, ağrıların tedavisi” için kullanılırken, Kangal, “bağırsakların temizlenmesi” için kullanılır, Madımak, “kan şekerinin düşmesi, mide rahatsızlığı” sorunları yaşayanlara iyi geldiği biliniyor.

Yemlik ise “kansızlık, kalsiyum kaynağı, sindirimin kolaylaşması” konusunda iyi geliyor, Evelek Otu ise, “güç verici, iştah açıcı, ishal giderici, idrar arttırıcı, kan temizleyici” etkilere sahip. Kuzu Kulağı, “idrar söktürücü, böbrekleri çalıştırıcı, bağırsakları yumuşatıcı ve kabızlığı giderici” olduğu bilinmekte…

Bol potasyum kaynağı içeren bitkiler aşırısı alınması durumda büyük zararlar verebiliyor.

Bu bitkilerin elbette hasatçılar için bir zamanı var; Nisan – Mayıs ayları arası çıkan çıtlık, madımak, hardal, yemlik, ısırgan otu toplanırken, haziran ayında ise; Kangal, Bağ yaprağı, Işkın ve evelek toplanıyor. Toplamak öyle kolay iş değil. Taşlı tarlaların bilinmedi her köşesinde yetişiyor bu bitkiler. Aramak ince iş, bunu genellikle eski toprak diye anılan büyükler buluyor. Elbette değerini de ancak onlar bilebiliyor, yeni nesil bu tip bitkilerden haberi yok.

Şayet varsa da bulmak için özel çaba harcayan olmuyor. Büyükler de bundan yakınmıyor mu zaten? Ne değerli hazinleri bünyesinde barındıran toprağın, yeni nesil ne kadar farkında?
Gel gelelim bu bitkilerin bulunmasına ve toplanmasına, evden çıkmadan önce poşetlerini ve bıçaklarını kuşanır ev ahalisi…

Geçen sene gittikleri tarlaları ve iyi hasat yaptıkları tarlalar öncelik verirler, orada bu sene de bol malzeme bulurlarsa şanslılardır. Bulmazlarsa iş daha da zorlaşır. Komşu köylere gidilir, tarlaları gezerler, yol kenarlarına bakarlar, yağmurun ve rüzgârın yoğun olduğu bir yıl, hasılat için bitki de bol olur. Çünkü rüzgâr tohumları serper ve çoğalmasına sebep olur, yağmur ise bitkilerin daha iyi yetişmesine…

Kimisinin dikeni çok olur ve toplayan kişilerin eline batar, eğilerek toplanan bitkiler yorucu ve bir müddet sonra hava sıcaklığının artışı ile çekilmez bir hal almaya başlar. Yine de bu vitamin depolarından mahrum kalmak istemeyen ahali bütün bir gayretini toprağın hazinesi olan bitkilere sarf eder.

Toplamasının zorluğu, yenmesinin kolaylığı karşısında bir hiç haline gelen emek, bitki hasatçılarını yıldırmaz aksine diğer senenin nisan – mayıs ayını beklemeye koyulurlar.