Daha emin adımlarla yürümektir. Gitmek, vazgeçmek değil. Diri durabilmek adınadır. Yollar, özgürlüğe uzanır. Yollar, sonsuzluğa ulaşır.
Buz gibi hava da yağmurlarla sulanmış sokakta, tir tir titreyerek elleri cebinde gidebilmek, boylu boyunca yolları arşınlamaktır huzur. Bir tanıdığının olmadığı memlekete gitmektir, huzur. Dilini, dinini, örfünü, geleneğini bilmediğine gitmektir, huzur. Gidebilmeye gayret etmek, yürek gerektirir.
Malum, yenidünya düzeninde bunu çok düşünmek gerekiyor attığın her adımın yanlış olması, yaptırım üstüne yaptırım yaşatır insana.
-Öyle imiş. Bilir kimseler(!) böyle diyor. Duyumlarım bu doğrultuda...
Bu durumdan korkuyoruz. Sözde kalkansız kalırız…
Bir müddet, korunaksız yaşamanın neresi kötü. Şanı, şöhreti, bilinirliği, bir yana bırakıp gitmek. Düşlerinize kâbus değil mi? Kendimiz saydığımız şeylerden hangisi, gerçekten bizim.
Bunu düşünebiliyor muyuz? Algılayıp, anlamlandırabiliyor muyuz? Tanıyor muyuz, yaşamı ve getirdiklerini?
Sadece ve sadece gerçeğin kollarına koşmak, düşlerin gerçekleştiğini görmek sadece bir karara bağlı…