Eskiden hemen her mahallede bir marangoz atölyesi bulunurdu; her evin ahşap ihtiyacını marangozlar karşılanırdı. Ahşabın doğal yapısı ve dayanıklılığı nedeniyle evlerimizde mobilyadan kapıya, pencereye kadar birçok alanda tercih etmekteyiz. İşte bu noktada, ahşaba şekil veren ellerin, yaratıcı dokunuşların sahibi marangozlar devreye girerdi. Ancak ne yazık ki, hızla gelişen teknoloji, fabrikasyon üretim ve plastik gibi daha ekonomik malzemeler, marangozluk mesleğini gölgede bıraktı. Marangozluk artık eski popülerliğini kaybetmiş durumda ve hatta bu değerli meslek, tamamen yok olma riskiyle karşı karşıya gelmiştir.
Geleneksel ahşap işçiliğini barındıran marangozluk mesleği, teknolojiye yenik düştü desek abartmış olmayız. Eskiden usta-çırak ilişkisi ile gelecek nesillere aktarılan bu zanaat, günümüzde ise fabrikasyon üretime dayalı mobilyaların, plastik ve metal malzemelerin ön plana çıkmasıyla önemini yitiriyor. Marangozluğun sahip olduğu zanaat ve el işçiliği ise artık seri üretimde yerini makinelerin hızına bıraktı. Bir marangoz atölyesinde günlerce, belki haftalarca işlenen ve kişiye özel tasarlanan mobilyaların yerini, standart kalıplardan çıkan ve hızla üretilen mobilyalar alıyor. Bu durum, usta ellerin mesleği terk etmesine neden olurken marangozluğun sanat boyutu da göz ardı ediliyor.
Gençlerimiz ahşap kokusundan mahrum kalacak:
Ahşap kokusu, talaş tozları, çekiç sesleriyle dolu o küçük atölyelerin her biri, aslında bir sanatın işlenişine sahne oluyordu. Ancak teknoloji çağında genç nesiller marangozluğu artık bir meslek olarak değil, belki de yalnızca bir hobi olarak görüyor. Eskiden ustalar çıraklarını yetiştirirken yalnızca mesleki bilgi değil, aynı zamanda sabır ve işine duyduğu sevgiyi de aktarırdı. Bu geleneğin modern dünyada giderek kaybolması ise marangozluğu kültürel bir değer olmaktan da uzaklaştırıyor.
Kültürel ve sanatsal bir kaybı ifade ediyor!
Marangozluk mesleğinin kaybolma tehlikesi yalnızca ekonomik bir mesele değil, aynı zamanda kültürel ve sanatsal bir kaybı ifade ediyor. Ahşap işçiliğinin usta ellerde şekillenmesi, bireye ve mekâna özel özgün mobilyaların, aksesuarların yapılması artık nadir görülüyor. Marangozluk, bir dönemin hatıralarını, geleneklerini ve el emeği göz nuru gerektiren işçiliğini barındıran tarihî bir miras olarak da önem taşıyor. O yüzden bu sanatın gelecekte unutulmaması için toplumsal olarak zanaatkârlığa yeniden değer vermemiz ve bu alandaki ustalara destek olmamız gerekiyor.
Gelecek nesillerin ahşaba şekil veren ellerin kıymetini bilmesi ve bu mesleğin unutulmaması için belki de okullarda ahşap işçiliğine yönelik eğitimlerin teşvik edilmesi gerekiyor. Bu sayede hem gençler marangozluğu tanıyabilir hem de geleneksel mesleklere olan ilgi yeniden canlanabilir.