Geçtiğimiz gün Kayseri Cumhuriyet Meydanında bulunan bir AVM’nin teras katında bir kadın boşanmak üzere olduğu ve hakkında uzaklaştırma kararı bulunan kocası tarafından silahla vurularak katledildi.
“SİLAHLA ALIŞVERİŞ MERKEZİNE NASIL GİRDİ?”
Türk Kadınlar Birliği Kayseri Şube Başkanı Ayşe Uzunlu konu ile ilgili gazetemize açıklamalarda bulunarak, “Şehrimizde bir hafta içerisinde iki kadın cinayeti gerçekleşti. İki kadının da kocası uzaklaştırma kararı alınmış olmasına rağmen boşanma kararından dönmek istemeyen kadınları öldürmüştür. İki kadının da şiddete uğradığı ve bu nedenle boşanma isteğinde olduğu gerçeği karşımızda durmaktadır. Son cinayette alışveriş merkezine silahla girilebilmiş olması hayret vericidir. Kadınların zaten güvenlikte olmadığı bir durumda bir de toplumsal alanlarda silah kullanılabilecek olması; kadınların nasıl korunabileceği konusunda bizi daha da düşündürmektedir. Bireysel silahlanmanın bu kadar kolay olması, yetiştirilme tarzındaki üstünlük ve ben merkezci yaklaşımlar; erkeklerin saldırgan olmasını kolaylaştırmaktadır. Bu hastalıklı ruh yapısının artmasında maalesef bu konuda çözüm merkezinde olan yetkili kişilerin yetersizlikleri göz önüne çıkmaktadır.” dedi.
Uzunlu sözlerini şöyle noktaladı: “Kadına karşı şiddetin önlenmesi ile ilgili İstanbul Sözleşmesinin ilk imzacısı olan ülkemiz gerekli önlemleri alma konusunda eksik kalmaktadır. Sözleşmede yer alan önleyici tedbirlerin süratle alınmasında konu ile ilgili çalışmaları olan STK ve kurum işbirliklerine önem verilmesi gerekmektedir. Toplumsal cinsiyet eşitliği kavramı, kadının iş ve aile yaşamında uzlaştırma politikaları halen yöneticiler tarafından yanlış anlaşılmaktadır. Kadının güçlenmesinin aile yapısında dengeyi bozacağı düşüncesiyle yapılan çalışmalar söylemlerden öteye geçmemektedir. Bu konunun çözümlenebilmesi, bilimsel ve evrensel değerlere bağlı kalarak eğitim verilmesi, uluslararası sözleşme kurallarının uygulanması ve kararlılıkla çalışılması ile mümkündür. Bu çalışmalar devlet, özel sektör ve STK’ların el birliğiyle bütüncül politikalar geliştirmesi ile çözüme kavuşturulabilir. Toplumumuzdaki sorun sadece Çalışma Sosyal Hizmetler ve Aile Bakanlığı ile müftülüklerin üstesinden gelebileceği bir sorun değildir. Bir an önce daha etkin çalışmalar yapılmasının hayati önem taşıdığı ortadadır.”
