8 Mart kadınlar günü
Bu gün dünyada nasıl önem kazandı
Birleşmiş Milletler'in resmî web sitesinin konuyla ilgili sayfasında 8 Mart gününün seçilmesine kaynaklık eden olay olarak Rusya da Çarlığa son veren 1917 Şubat devriminin Gregoryen takvimine göre 8Mart günü kadınların protesto eylemleri ve grevleri ile başlamış olduğuna işaret edilmektedir.
Lakin Türklerde kadının yeri varoluşla aynı zamana denk gelir.
Yani Türkler Önce Kadın eşittir erkek demiş.
Eski Türkler’de buyruklar veya “fermanlar” Kaan ve Katun diyor ki diye okunmaya başlardı.
Buradaki Katun günümüzde Hatun olarak söylenmektedir.
Türkler insanı erkek ya da kadın olarak sınıflandırmamıştır.
İşte Türklerde… Kadın
Genel olarak, iffeti, ahlâk anlayışı, analık duygusu, kocasına sadakati, bilge ve alp kişiliği, idarî, siyasî, sosyal alanlardaki üstün becerileri, dik duruşu ile anılmakta idi.
Kadın…
Toplumun
Temel direği, hatta olmazsa olmazı olarak yerini almıştır.
Türklerde kadın hükümdarlarda yerini almıştır.
İlk kadın hükümdar
Tomris Hatun dur
Ve iz bırakanlar…
Altuncan Hatun, Tarihte Çağrıbeyin annesidir.
Terken Hatun, Raziye Begüm Sultan,
Mama Hatun, Dilşad Hatun (İparhan)
Daha ismini saymakla bitiremeyeceğimiz tarihte Kadınlarımız vardır.
Eski Türklerde, Savaşçı kadınlar vardı bunlara Amazon kadınlar denirdi.
Cumhuriyet dönemi ilk kadın hekimimiz
İlk Türk kadın hekim: Safiye Ali (1894-1952)
O dönem Tıp Fakültesi, kadın öğrenci kabul etmediği için Almanya’da okudu. Üstelik tek kelime Almanca bilmiyordu. Eğitim sonrası Türkiye’ye döndü ve 1928 yılında İstanbul’da muayenehanesi olan tek kadın doktor oldu.
Bu o kadar sıra dışı bir durumdu ki Hekimler Yıllığı’nda adı ‘Safiye Ali Bey’ diye geçmekteydi. Kadın olduğu için düşük vizite vermek isteyenlere şu yanıtı veriyordu: “Maddi imkansızlığınız varsa ücret almayacağım. Aksi takdirde erkek hekimlerle aynı ücreti talep ediyorum.”
İlk Türk kadın otomobil yarışçısı: Samiye Cahid Morkaya (1897-1972)
Akrabalarının bile “Kadının sürdüğü arabaya binmeyiz” dediği bir ortamda 1920lerin başında İstanbul sokaklarında direksiyonun başındaydı. Onu sokaklarda araba sürerken görenler “Şeytanın işi” bu diyorlardı.
Turing Kulübü üyesi olan Morkaya, Türkiye’nin ehliyet almış ilk kadını olarak 1930 yılında ilk yarışına çıktı. 1932 yılında İstinye Köprüsü ile Zincirlikuyu arasındaki parkurda şampiyon oldu.
Morkaya’nın sevinci uzun sürmedi. Bir erkek yarışmacı yarışın geçersiz olduğunu iddia ediyordu. Yarışta ikinci gelen Vehbi beyin kadınların yarışamayacağı yönündeki itirazı mahkemede reddedildi ve Morkaya adını tarihe yazdırdı.
İlk Türk kadın kimyager: Remziye Hisar (1902-1992)
O dönem erkeklerin dersleri bittikten sonra kadınlara ayrı ders veriliyordu. Evlendirilmek üzere bir ara üniversiteden alınmak istese de buna izin vermedi.
Hisar, kariyeri boyunca boşanmış veya çocuklu olmaya dair cinsiyetçi önyargılar, potansiyelini köreltecek zorunlu atamalar gibi zorluklara rağmen hiç yılmadı.
“Fen derslerinde kanunlarda olsun, buluşlarda olsun hep yabancı isimler görmek beni kahrediyordu“ diyerek bilim yolunda ilerleyen Hisar, defalarca bursu kesilmesine rağmen Sorbonne’dan doktora derecesi alan ilk Türk (erkek veya kadın) oldu. Dünyaca ünlü kimyager Marie Curie’nin asistanlık teklif ettiği Hisar, Fransız akademisinde tezler için nadiren verilen tebrik ödülü ile onurlandırıldı.
İlk Türk kadın heykeltraş: Sabiha Bengütaş (1904-1992)
Sanayi-i Nefise Mektebi (Mimar Sinan Güzel Sanatlar Üniversitesi) Resim Bölümü’nde okurken kopya ettiği antik büstün beğenilmesi üzerine heykel bölümüne geçiş yaptı.
Bengütaş, 1925 yılında Avrupa’ya gidecek öğrencinin belirlenmesi için yapılan sınavda birinci oldu ancak yerine ikinci olan erkek öğrenci gönderildi.
İki sene sonra dünyaca ünlü Pietro Canonica’nın yanına gönderilecek ismin belirleneceği yarışmayı kazandı. Bu kez de “Bekar bir kadın ve evlenme ihtimali olabilir” gerekçesi karşısına çıktı.
Bengütaş, özel izin ile İtalya’ya gitti. Canonica’nın eseri olan Taksim Cumhuriyet Anıtı’nın bitmesinde Bengütaş’ın da rolü oldu.
İlk Türk kadın mühendis: Sabiha Gürayman (1910-2003)
İTÜ’nün ilk iki kadın mezunundan biri olan Gürayman, 1936 yılında Ankara’nın Beypazarı ilçesinde Karaboğaz mevkiindeki köprü inşaatında çalışmak istedi. Gürayman’ın bürokrasiden aldığı yanıt “Kadının dağ başında ne işi var!” oldu.
Dönemin valisi başta olmak üzere engelleri aşan Gürayman, köprünün bitmesi ile Türkiye’nin ilk kadın inşaat mühendisi unvanını aldı. Köprüye o dönem halk, ‘Kız Köprüsü’ adını verdi.
Anıtkabir inşaatının da baş kontrol mühendisi olan Gürayman, üniversite yıllarında kadın voleybol takımı olmadığı için Fenerbahçe’nin erkek takımında oynamış ve kaptanlık yapmıştır.
İlk Türk kadın savaş fotoğrafçısı: Semiha Es (1912-2012)
Kore Savaşı’nda eşi ünlü gazeteci Hikmet Feridun Es ile birlikte çalıştı. Ortak yazdıkları haberlerde çoğu kez Semiha Es’ten bahsedilmezdi. Bahsedildiğinde ise ismi, küçük puntolarla kocasının imzasının altına yazılırdı.
O günleri “Kadın olduğumu anlamasınlar ellerimi saklar, saçlarımı kasketin altına sokar, postal ve haki renkte atlet giyerdim” diye anlatan Es, kariyeri boyunca telif hakları ve maaş konusunda büyük sıkıntılar yaşadı.
Vietnam ve Ruanda gibi zorlu bölgelerde çalışan Es, sadece Türkiye’de değil dünyada bu alanda öncü olmuş bir isimdir.
Olimpiyatlara katılan ilk Türk kadın sporcu: Halet Çambel (1916-2014)
Türk arkeolojisin en önemli isimlerinden biri olan Çambel’in sporcu yönü fazlaca bilinmez. Hattuşaş’ın bulunduğu Boğazköy’de stajyerlikten başlayan Karatepe kalıntılarının ortaya çıkarılmasına ve Türkiye’nin ilk açık hava müzesini kurmasına giden yolda fiziksel güç çok önemli bir etki olmuştur.
Çambel küçüklüğünü “Bana hep ölecek gibi bakarlardı. Üst üste kazaklar ve yün çoraplar giydirirlerdi. Ben de evden gizlice kaçıp kendimi güçlendirmeye karar verdim. Üzerimdeki kalın giysileri çıkarıp spor yapmaya başladım” diye anlatmaktadır.
Hitit dilinin çözülmesine çok büyük katkıları olan Çambel, Berlin 1936’da Suat Fetgeri Aşeni ile birlikte TÜRKİYE’yi eskrim dalında temsil etmiştir.
İlk Türk kadın emniyet müdürü: Feriha Sanerk (1923-2010)
Ankara Üniversitesi Siyasal Bilgiler Fakültesi’nin ilk kadın öğrencisi ve ilk kadın mezunudur. Mezuniyet sonrası kaymakamlık kursunu bitirmiş ancak kadın olduğu için atanmamıştır
Sanerk, Emniyet Müdürlüğü’nde komiser muavinliğinden müdürlüğe yükselse de bir kez daha cinsiyet bariyer takıldı ve ataması yapılmadı. 1953’te yargıya taşıdığı davayı kazanarak göreve atandı ve 1974 yılına kadar Türkiye’nin ilk kadın emniyet müdürü olarak görev yaptı.
Türkiye’de kadınlara kaymakamlık hakkı 1991 yılında tanındı.
Okullara ve hastanelere verilen ismiyle tanıdığımız Nene Hatun, 93 Harbi sırasında Rus işgaline karşı Erzurum’daki direnişin simgesi haline gelen kahraman Türk kadınıdır. Kaldı ki onun gibi cesaretini, vatan sevgisini ve inancını hat safhalarda yaşayıp ilklere imza atan daha nice Türk kadını vardır.
Dünyadaki hemcinsleriyle karşılaştırıldığında da tarihin önemli bir noktasında yer aldıkları açıkça görülmektedir. İlk kadın pilotumuzu ya da heykeltraşımızı kim unutabilir ki.
İlk Kadın Avukat: Süreyya Ağaoğlu (1903-1989)
Tarihimizin ilk kadın avukatıdır. Ayrıca Hür Fikirleri Yayma Derneği ve Çocuk Dostları Derneği’nin kurucusudur.
Milletlerarası Hukukçular Komisyonu üyesidir. Milletlerarası Barolar Birliği Yönetim Kurulu İdari Heyet Üyesi’dir. Ve bir kadın hakları savunucusudur.
Tarihimizde en cesur kadın entelektüel olarak yer almıştır. 58 yıl avukatlık yapmıştır. Lise yıllarında cumhuriyet rejiminden bahsettiği arkadaşlarının “gavur” olarak nitelendirmesine maruz kalmıştır.
Bu nedenle avukat olmayı kafasına koymuştur. Hukuk fakültesine kaydını yaptırmak istediğinde birçok sorunla karşılaşmıştır. O dönemde kız öğrenci olmadığı için üniversite rektörü Haldun Taner’in babası, Selahattin Bey’e başvurmuştur. Dönem kadınlarının çarşafla dolaştığı dönemde başını bile kapatmadan görüşmeye gitmiştir.
VE İLK KADIN PİLOTUMUZ
Sabiha Gökçen (22 Mart 1913, - 22 Mart 2001,),
Türkiye'nin ilk kadın pilotlarından biri olan Sabiha Gökçen, dünyadaki ilk kadın savaş pilotudur MUSTAFA KEMAL ATATÜRK’ün sekiz manevi evladından birisi idi.
Uçuş kariyeri boyunca 8.000 saat civarı uçuş gerçekleştirdi ve otuz iki farklı askerî operasyona katıldı.
Adı, İstanbul'un ikinci havalimanına na verilmiştir.
Dünyada birçok ülkede kanılar köle gibi alınıp satılırken Türkler Kadını var olmanın yegane unsuru görmüşlerdir.
Yine Dünyada çağdaş diye anıla pek çok ülkede
Kadına seçme hakkı yokken
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
5 Aralık 1934 tarihi, Türkiye Cumhuriyeti'nin kadınlarının ülkeden daha ö seçme ve seçilme hakkına kazandırmıştır.
Kadınların eşit haklarla hayata katılımını teşvik eden bu adım, tüm bireylerin daha adil, eşitlikçi ve katılımcı bir yaşam sürmesinin yolunu açmıştır.
Demem o ki
8 Mart Dünya Kadınlar Günü
Türk Milleti geçmişinde kadına verilen değerlerle
İnsanı kadın ve erkek diye ikileştirmeye yol açılmasını engelleyip asıl mesele
Adam olabilmek
Demiştir.
Bu vesile ile tarihimizle ve ecdadımızla ne kadar övünsek azdır.
Gazi Mustafa Kemal Atatürk
Cumhuriyetle de
Kadını taçlandırmıştır.
Yine de tevatüre uyalım ve
8 Mart Dünya Kadınlar Günü Kutlu Olsun