Yargıtay 2. Hukuk Genel Kurulu tartışılacak bir karara imza attı. Osmaniye’de yeni evlenen çift, damadın ailesiyle aynı evde yaşamaya başladı. Durumdan rahatsız olan gelin, eşine ayrı bir eve çıkma talebini iletti. Olumsuz yanıt alan gelin, boşanma davası açtı. Yerel mahkeme davayı reddederek, çiftin bu sebepten boşanamayacağına hükmetti. Ancak Yargıtay 2. Hukuk Genel Kurulu gelini haklı buldu. Ayrı bir konut açmamanın kusurlu bir hareket olduğu kararına vardı.
Kayınvalide ile gelinin aynı evde yaşamasının boşanma sebebi olarak sayılacağı bu kararı Kayseri Barosu avukatlarına sorduk.
"YARGITAY'IN BU KARARI GELİN KAYNANA KAVGASINA SON VERİR"
Avukat Emre Ayan, kararı değerlendirirken hem hukuki hem de sosyolojik yönü ile değerlendirmek gerektiğini belirterek, "Yargıtay'ımız herhalde bu kararı ile türkülerimize de yansıtan kaynana gelin atışmalarına ve kavgalarına son verecek bir içtihat düzenlemiştir" dedi.
Yargıtay'ın kararının yerinde olduğunu ifade eden Ayan, konu ile ilgili şöyle konuştu: "Hukuki anlamda bakıldığında temel özgürlük ve yaşama hakkının üst değer olduğu hukuk sisteminde mahalle ve aile baskısı altında akrabaları ile aynı konutta bir hanımın yaşamaya zorlanmaması onun kendine ait bir konutta kendi özel hayatını yaşaması hukukun korumakla yükümlü olduğu bir hak bu itibarla Yargıtay'ın kararı yerindedir aile birliğinin sağlıklı bir şekilde devamı ve yürümesi için aileler bakımından önemli ve temel bir seçenektir ancak ülkemizde ki örf adet ve özellikle kırsaldaki genel yapıya bakıldığında özellikle genç yaşta evlilik yapan ve ekonomik zorluk yaşayan evli çiftlerin ebeveynlerinin yanında onlarla ikamet ettikleri görülmektedir aslında bu Avrupa'da ve İslam aleminde biz Türk'lere has ve güzel bir dayanışma sosyal yaşam biçimidir eşlerin rızası halinde bence hiçbir sakıncada yoktur. Bu itibarla Yargıtay'ımız herhalde bu kararı ile türkülerimize de yansıtan kaynana gelin atışmalarına ve kavgalarına son verecek bir içtihat düzenlemiştir. Umarım özellikle ilimizde açılan boşanma davalarının yoğunluğu dikkate alındığında yüksek mahkeme verdiği ve vereceği içtihatlarla Türk toplumunun yapısını yakından ilgilendiren aile birliğinin korunması ve devamı noktasında yapıcı onarıcı kararlar almayı başarır."
"BOŞANMA DAVALARININ BÜYÜK KISMI..."
Avukat Metin Polat ise, Yargıtay 2. Hukuk Dairesi'nin 2010 yılında benzer bir karar verdiğini anımsattı. Yargıtay'ın 2010'daki kararında eşini kendi annesi ve babası ile oturmaya zorlayan kocanın bu davranışıyla evlilik birliğinde kendisine düşen yükümlülüğü ihlal ettiğinin belirtildiğini ifade eden Polat, "Günümüzde boşanma davalarının büyük kısmı ebeveynlerin çocuklarının aile yaşamına müdahalesi dolayısıyla gerçekleşmektedir. Hal böyleyken bayanın veya erkeğin diğerinin ailesiyle yaşamaya zorlanması eşlerin birbirlerine karşı davranışlarını etkilediği kadar birlikte yaşadığı kayınpeder ve kayınvalidelerine de olumsuz olarak yansımaktadır" şeklinde konuştu. Türk Medeni Kanunu’nun yürürlüğe girmesiyle artık, ortak konutu seçmenin münhasıran kocanın yükümlülüğünde olan bir husus olmadığını söyleyen avukat Polat, "Eşler oturacakları konutu birlikte seçerler. Hal böyleyken eşler ortak konutu birlikte seçmeden yalnızca birisinin ailesiyle yaşamaya zorlanması boşanma sebebi olarak ele alınabilir. Bağımsız, ortak konut seçiminden kaçınarak eşini, rızası olmadan kendi anne ve babasıyla oturmaya mecbur bırakan koca bu davranışıyla kusurlu bir davranış gerçekleştirmektedir. Dolayısıyla boşanmaya ne bir teşvik, ne de bir engeldir. Bunu ev seçme özgürlüğü olarak algılamak lazım" diye konuştu.
"AİLE HAYATININ SAĞLIKLI YÜRÜMESİ İÇİN..."
Ağır Ceza Mahkemesi eski savcısı, Avukat Ercan Avcı da bu konu ile ilgili yaptığı açıklamada, yeni evlenen çiftlerin ebeveynleri ile aynı konutu paylaşmalarının, aile içi ciddi sıkıntılara neden olduğunu bir çok dava dosyasında gördüklerine değindi. Bir kadının kocasıyla birlikte özel bir alanda yaşama isteğinin çok doğal ve uygun bir talep olduğunun altını çizen Avcı, "Özellikle maddi imkanlar elveriyorsa kadının bu talebi mutlaka karşılanmalıdır. Aile hayatının sağlıklı yürümesi için bu gerekir. Bu anlamda Yüksek Mahkemenin bu kararının hukuki açıdan doğru buluyorum" dedi.
"YARGITAY'IN KARARI, SON KARARDIR"
Avukat Özgür Aslan ise hukuk genel kurulu kararının mutlaka uygulanması gereken son karar olduğunu belirterek, açıklamasında şu ifadelere yer verdi: "İçtihat hükmündedir. Bundan sonra bütün mahkemeler uygulamak zorunda. Bundan sonra kadın dava açarsa kaynanamla yaşıyorum diye, mahkeme kadını haklı bulacak. Mahkeme, kocayı haksız bularak boşanmaya karar vermek zorunda kalacak. Boşanmaya teşvik etmez."
"AİLESİ İLE BİRLİKTE OTURMAYA ZORLANAN KADININ, BOŞANMA DAVASI AÇMAKTA HER ZAMAN HAKKI OLACAK"
Kayseri Barosu Genel Sekreteri Avukat Doğanay İğde de, hukuku ve hakkı bilmenin herkesin hakkı kanaatinde olduğunu vurgulayarak, "Bağımsız, ortak konut seçiminden kaçınarak eşini, rızası olmadan kendi anne ve babasıyla oturmaya mecbur bırakan koca, Yargıtay kararları çerçevesinde ‘eşini terk etmiş’ sayılır. Bu durumda terk edilen davacı kadın olur. Aile hayatının gizliliği, özel olması ve diğer sebepler kapsamında ailesi ile birlikte oturmaya zorlanan kadının, boşanma davası açmakta her zaman hakkı olacaktır. Bu durum her ne kadar boşanma sayısının artışına neden olsa da, aile hayatının gizliliği ve kutsallığı hususları göze alındığı da yerinde bir karardır. Boşanma davalarının artışına mutlak surette etki eder" ifadelerine yer verdi.