İstanbul'da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastaneye sevk eden çetenin duruşması devam ediyor. Tutuksuz yargılananların savunmaları ise halen devam ediyor. En büyük hatasının denetlememiş olduğunu söyleyen Doktor Mehmet Gürül dosyadaki tek suçunun bu olduğunu söyledi.
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı davanın görülmesine 11'inci gününde devam ediyor. Duruşmada savunma yapan TRG Hospital doktoru tutuksuz sanık Mehmet Gürül, 'En büyük hatam bu hastanelerde çalışan hemşireleri denetlememiş olmam. Yeni işe başlayan hemşireler işi öğrensin istedim. Benim buradaki tek suçum saklamak. Denetime gelindiğinde dışarıdan gelen anlaşması olmayan dış nöbetçi hemşireleri gizlemek. Benim bu dosyadaki tek suçum budur' dedi.
İstanbul’da bebekleri kendilerinin anlaşmalı olduğu hastanelere sevk ederek haksız kazanç sağlayan ve ihmali davranışlarda bulunarak ölmelerine neden olan Yenidoğan Çetesi yöneticisi ve üyesi 22’si tutuklu toplam 47 sanığın yargılandığı dava 11'inci gününde devam ediyor. Bakırköy 22. Ağır Ceza Mahkemesi tarafından adliyenin konferans salonunda görülen duruşmada tutuklu ve tutuksuz sanıklar hazır bulundu. Duruşmada, TRG Hospital Hastanesi’nde doktor olarak çalışan, 112 sistemi kullanılmaksızın hasta sevki ve basamaklarda oynama yaparak gerçeğe aykırı şekilde epikriz düzenleyip ilaçları SGK'ya fatura ettirerek nitelikli dolandırıcılık suçunu işlediği iddia edilen Mehmet Gürül savunma yaptı.
Gürül savunmasında, 'Burada bulunan arkadaşların yarısını tanıyorum, yarısını tanımıyorum. Ben hiç ciro üzerinden maaş almadım. Epikriz üzerinden bir işlem yapmadım. Bunu yaparak SGK'yı dolandırmam imkansız. Ben hastanenin işletme şeklinde yönetildiğini savcıya verdiğim ilk ifadede öğrendim. TRG Hospitalist Hastanesi’nde maaşımın bir kısmı yönetim tarafından ödeniyordu. TRG Hospitalist Hastanesi ile Fırat Sarı nasıl anlaşma yaptı bilmiyorum' dedi.
Mahkeme başkanı, sanığın hesap hareketlerine ilişkin gelen paraları sordu. Sanık Gürül, 'Bu paralar benim maaşım. Bazen farklı hesaplardan geliyordu ama o paralar benim maaşım' şeklinde cevap verdi.
Sanık Mehmet Gürül, 'Belirli dozlarda coursof ilacı kullanıyorduk. Burada bulunan sanıklar söylemedi ancak bu ilaçlar SGK'dan değil ilaç firmalarından alınıyor, dolaplarda saklanıyor. Bu ilaçları Fırat Sarı ve Hakan Doğukan Taşçı'nın sattığını öğrendim. Ben ilacın satıldığını duyunca şok oldum. İlacın satılmasını asla desteklemiyorum. Ben ilaçların satılmasına müsaade edemem. Bu ilaçlar uygun şartlarda saklanmazsa bebeklere zarar verir. En büyük hatam bu hastanelerde çalışan hemşireleri denetlememiş olmam. Yeni işe başlayan hemşireler işi öğrensin istedim. Benim buradaki tek suçum saklamak. Denetime gelindiğinde dışarıdan gelen anlaşması olmayan dış nöbetçi hemşireleri gizlemek. Benim bu dosyadaki tek suçum budur' diye konuştu.
Mahkeme başkanı, sanığa Fırat Sarı ile arasında geçen "Telefonlara dikkat et" konuşmasını sordu. Sanık, 'Fırat'tan aldığım bilgiye göre telefonlar dinleniyormuş polis tarafından. Bana da dikkatli olmamı söyledi' dedi.
Mahkeme başkanı Gürül'e, Fırat Sarı ile aralarında geçen müstehcen içerikli konuşmalara ilişkin, 'Siz doktorsunuz, müstehcen konuşmalarla ne işiniz var' diye sordu. Sanık, 'Sayın başkan bunlar hayatın olağan akışına uygun şeylerdir' diye cevapladı.