halen. Bana sorulacak olsa Hilmi Yavuz denince akla gelecek ilk dize Nazım Hikmet adlı şiirindeki “Hüzün ki en çok yakışandır bize” dizesidir. Melâle aşina olmayan bir nesil hüznü ne kadar anlar o ayrı mesele...
Bir edebiyatsever ve okur olarak Hilmi Yavuz’la ilgim sadece bu kadarla kalmadı elbette. Bulunduğum çevreye uyum sağlamak için onu şiirleriyle tanıma zorunluluğu hissettim. Şiir kitaplarının çoğunu okudum. Şöyle bir hafızamı yokladığımda, Doğu Şiirleri, Erguvan Sözler, Gülün Ustası Yoktur, Ayna Şiirleri, Çöl Şiirleri ilk aklıma gelen kitaplar. Hilmi Yavuz’un şiirlerini elbette okudum. Fakat kendi adıma söylemem gerekirse, Hilmi Yavuz’un şiirlerinden daha çok denemeleriyle ilgilendiğimi söyleyebilirim. Bu durum yalnızca Hilmi Yavuz’un şahsıyla ilgili değil gerçi. Deneme türüyle ilgili ayrıntılı bir okumaya girişince, Türk Edebiyatı içerisinde Hilmi Yavuz’un kendine mahsus bir yeri olduğu da görmezden gelinemez. Külliyatını edinip okuduğunu iddia edecek değilim ama, Yazın Üzerine, Kültür Üzerine, Denemeler Karşı Denemeler, Okuma Notları (üzerinde çokça durduğum bir kitap olmuştu), Yazın Dil ve Sanat okuduğumu hatırladığım kitaplar arasında.  Bir de Geçmiş Yaz Defterleri’ni anımsıyorum. Bu güne kadar böyle bir muhasebe yapma gereği duymadığım için okuma maceramda Hilmi Yavuz’un bu kadar yer edindiğinin farkında mıydım diye ayrıca düşünmek zorunda kaldım. Halen gazeteki köşe yazılarını da takip ediyorsam, demek birden fazla kitabını okuma gereği duyduysam, önemsediğim yazarlardan biriymiş Hilmi Yavuz...
Kuşak olarak yakın olduğum için adı Hilmi Yavuz’la birlikte anılan şairleri de sıkı şekilde takip ettim. Bu bağlamda, Hilmi Yavuz’un Can Yayınları’nda editörlük yaptığı dönemde yayınladığı hemen hemen bütün şiir kitaplarını edinip okuduğumu, bunların içerisinden Vural Bahadır’ın ve Ali Hikmet’in (!) adını zikredersem maksadım ehli tarafından anlaşılacaktır.
Hilmi Yavuz’u bir de İsmet Özel’le girdiği polemik nedeniyle takip ettiğimi söylemeliyim. Gerçi bu polemikte taraf olmamayı yeğledim. Ne Hilmi Yavuz’cu, Ne de İsmet Özel’ci (!) İsmet Özel’e evvelden beri yönelttiğim bazı eleştirilerde nasıl bir yalnızlık yaşadığımı anlatamam. Ama, Hilmi Yavuz’un ortaya koyduğu bazı yargıların benim için bu konuda referans olduğunu da belirtmeliyim. Çünkü birilerinin göz göre göre ortaya atılan mantıksızlığa bir şeyler demesi gerekiyordu. Duygusal tepki farklı şey, aklın yolu bir denilen şey farklı.
Hilmi Yavuz üzerine bir yazıya girişmek başlı başına çalışma gerektiriyor. Yerel bir gazetede köşesinde Hilmi Yavuz üzerine söylenecekler de doğal olarak sınırlı. Fakat Hilmi Yavuz’un edebiyat ve düşünce dünyamızdaki yeri ve duruşu üzerine özellikle durulması gerektiğini düşünüyorum. Neticede sert ideolojik angajmanlara yönelmeyen, kendine has bir yer belirleyerek Türkeye’nin sağına soluna ve İslamcısına belirlediği mesafeyi koruyarak bakan bir düşünce ve edebiyat adamından bahsediyoruz.
Kayseri Yazar ve Şairler Derneği, bu yıl üçüncüsünü düzenlediği bir etkinlikle Hilmi Yavuz’a Vefa gecesi düzenliyor. Vefa, bir iletişimin ve ilişkinin sonucu olarak ortaya çıkan bir duygudur. Doğrusunu söylemek gerekirse, Kayseri’li şairlerin Hilmi Yavuz’a vefa göstermelerini gerektirecek bir ilişkileri olmuş mudur, bu bir soru işareti. Ama yaşayan bir Türk şairine, önemli bir şaire, Türk şiiri ve edebiyatı adına vefa göstermek sanırım sadece Kayseri’li yazar ve şairlerin görevi değil. Kayşad bu bakımdan Türkiye’nin bütün yazar ve şairlerine vekalet etmiş oluyor. Bence iyi de ediyor.