İhsan Amca İftar vaktınini dört gözle bekler Hoca Allahuekber derken sıgarasını yakardı.işte o zaman yüzü gülerdi.Çarşının muzipleri iftar vakti yaklaştıkca İhsan Amcanın sinirli nakışlarını takip eder hiç beklenmedik bir anda düğün bombasını atarlardı . Sanki iftar topu atılmış gibi çıkan sesle İhsan Amca valahayleleri duyulurdu. Arkasından kızkaçıran bombası atılırdıki onunla birlikte sinirlenen İhsan Amca dükkanın ünündeki züccaciye bardak çanak çöleğin içine bir dalardı ki önüne geleni kırardı.Tüm izleyenler onun haline güler onlar güldükçe o dahada sinirlenirdi.Hemen hemen hergün bu olay olurdu. İftardan sonra hiç birşey olmamış gibi komşuluk ilişkileri devam ederdi.
Bazen esnaf toplu şekilde güveçler yapar iftarı Tekgöz kaplıcasında açar iftardan sonrada kaplıca keyfi yapardı.Bazende toplu halde Erciyeste iftar açılırdı.Komşular, akrabalar sırayla iftara davet edilirdi.
Ramazanların en büyük keyiflerinden biride iftarlık sucuiçi yapmaktı . Sabah erkende kale içinde dükkanda sarımsaklar soyulur avcarlar (baharat )hazırlanır, kıyma konur çok güzel karıştırılır.iftarda tadından onparmağınızı bir yerdiniz. İftarlık yapılan herşey komşularla paylaşılrdı.Her şey lezetli ve bereketliydi.
Ramazan pidesi kuyruklarıda çok ünlüdür. Her fırından ramazan pidesi alınmazdı.İftarlık pideler yumurtalı ve künçülü(susamlı) yapılırdı.Özellikle Alemdar fırını, Şıhaslan fınını, Çiftöğündeki fırınlar, Özden fırını, Çınar fırınında yapılırdı.Tercihlere göre yada babamızın gönderdiğine göre fırına gidilir sırabklenir mis gibi iftarlık pideler alınır, yemeğe lezetine doyum olmazdı.Tabiki pide sırasında ramazan keyfi yada bazı gözüaçıklar yüzünden kavgalar bile olurdu sonradan büyüklerin araya girmeleriyle tatlıya bağlanırdı.
Camilerin dolup taşmasıyla gündüzleri vaaz verilir bu vaazlara kadınlarda katılır, cami cami gezilirdi.Özellikle Seyyid Burhanettin Hazretlerinin türbesi ramazanda dolup taşardı.
Kandil gecelerinde Necmettin Nursaçan hocanın vaazları ve arkasında yaptırdığı zikirler hala rumuhumuzda ilk iklimlerin tadıyla durur.Kadir gecelerinde teravi namazından sonra vaaz ve zikirle çoşan ruhlarımız şadırvanın buz gibi suyuyla sakinleşirdi.
Kadir gecesi bayramın ayaklsesleriydi bizim için. Ramazanın mis gibi sessis ruhundalığını kazanan ruhlarımız bayramın heyecanını içimizde titrek bir seyirmeyle duyardık.
Güllü baklava ve nevzinelerin hazırlığı buram buram bir bayram sevinçini içimizde hissettirirdi.
Arefe günü akşam şehrin delikanlılarının gittiği en ünlü berber salonu olan Çağrı berberde bayram hazırlığı çok farklı olurdu.gece geç vakitlere kadar kesilen saçlar fönlenir bozulmasın diye bayram namazına kadar kotukda uyunulurdu.Saçlar o dönemlerde uzun ve fönlü olurdu.Benim bildiğim delikanlı abilerimiz Kadir abi ve Hayati abilerin saçları öyleydi.Bu abilerimiz saçları bozulmasın diye kottukda uylardı . Bayramın ilk günü saçları bozulmayan en delikanlı abilerimizde.
Arefe günü ölüm hatırlanır mezar ziyaretleri yapılırdı.Sabah namazı kılınan camide de Bayram namazı kılınır çıkarken bayramlaşarak çıkılırdı.Evlere gelindiğinde büyüklerle birlikte eller öpülür bayramlaşılır yahni ve pirinç pilavından oluşan bayram yemeğine oturulurdu.Yemek yerken yahniyi yapan annenin ellerine sağlıklar dilenirdi.Anneler yavaş yavaş dünyadan göçtüklerinde bu işilevi en büyük gelin üstlenirdi. Annelerin yaptığı gibi olmasada yine de bu gelenek devam ederdi.
Doğal bir şehirdi Kayseri eskinin yıkılmadığı yaşandığı bir şehirdi...