Ege Denizi’nde meydana gelen depremler vatandaşları endişelendirmeye başladı. 28 Ocak’tan bugüne kadar en büyüğü 4.8, en küçüğü ise 3.9 olmak üzere günümüze kadar toplamda 400 deprem meydana geldi. Yaşanan depremlerin devam etmesi endişe verirken, gözler deprem uzmanlarından gelecek açıklamalara çevrildi.
‘Dikkatli Olunmalı’
Prof. Dr. Naci Görür, Prof. Dr. Osman Bektaş ve Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan’dan, Ege Denizi’nde yaşanan depremlerle ilgili peş peşe açıklamalar geldi. Konuyla ilgili konuşan Prof. Dr. Naci Görür, “Yunanistan'ın Ege Denizindeki Santorini Adasının kuzey doğusunda gittikçe sıklaşan depremlerden bahsetmiştim. Gittikçe artması üzerine Ege kıyılarımızda söz konusu yere yakın vatandaşlarımızın dikkatli olmasını öneriyorum” dedi.
‘Yer Sarsıntılarının Yanardağ Kökenli Olduğunu Göstermektedir’
Prof. Dr. Övgün Ahmet Ercan ise, “Bir kaç gündür Ege Denizi'nde Santorini adasında en büyüğü M4,8 Richter'i bulan küçük deprem ile depremcikler sürekli sarsıntılar biçiminde olmaktadır. Deprem ile depremciklerin odak derinliklerinin 1 ile 5 km olması, yer sarsıntılarının yanardağ kökenli olduğunu göstermektedir” diye konuştu.
‘Adadaki Yerleşim Yerlerinin Boşaltılması Gerekir’
Mağma ilintili patlama öncesi mağma odası kökenli 250 bar dolayındaki basınç artışı 2200 C sıcaklıkla yer kabuğunu delip püskürmek istemektedir diyen Ercan, şöyle konuştu: “Silikatlı bir lav püskürürse yanardağ bombaları da fırlatabilir. Patlamayı deprem eşlik ederse M5 ile M7 dolayında üreyebilecek depremler süpürtü dalgaları üretebilir. Bu dalgalar Ege Adaları, Mora, Girit, Pelepones, Türkiye Teke yarımadamızın kıyı kuşağını etkileyebilir. Santorini ile yakın adalardaki yerleşimlerin boşaltılması, deniz ulaşımı ile balıkçılığın kısıtlanması gerekir.”
‘1956 Depremine Benzer Bir Deprem Yaşama Olasılığı Vardır’
Karadeniz Teknik Üniversitesi Jeoloji Mühendisliği Bölümü'nden emekli Prof. Dr. Osman Bektaş da, “Ege-Santorini adası depremlerini hafife almayın. Santorini Adası'nın kuzeydoğusunda uzanan Amorgos Havzası'nın batısını ve doğusunu sınırlayan paralel faylar 1956 yılında karşılıklı olarak 7,8 ve 7,2 deprem çiftlerini üretmiştir. Havza ortasında uzanan bir diğer fay üzerinde 6-7 km derinde 4'ten büyük 6 depremin oluşması her iki havza sınırı fayları üzerindeki büyük depremlerin orta fay segmenti üzerine zamana bağlı olarak stres yüklediğini gösterebilir. Bu nedenle bölgede 1956 depremine benzer bir deprem yaşama olasılığı vardır” ifadelerini kullandı.
