Siyasetçi de sağında, solunda saf tutup kendisi için koşturmakla görevlendireceği insanlar konusunda seçici olacak.

Millete tepeden bakan, insanı küçümseyen, medyayı Abdülhamit'in Babıali'si gibi gören,  geçmişi karanlık, kişiliksiz insanların ortasında siyaset yapmaya kalkışan insan ne kadar temiz olursa olsun, çevresini saranların bulaştırdığı kirden nasibini alır.

Gazeteci, görevini ifa ederken kin gütmez. Herkese kulak kabartır, ama inandığı mesleki etik çerçevesinde yazar yazılarını, yapar yorumlarını.

O nedenle bazı dönemlerde gazetecinin kabuğuna çekilip yaşananları kenardan izlemesi çok önemlidir.

Çünkü bazı dönemler, evrensel gazetecilik yapma imkanı ortadan kalkar, kaldırılır.

Acı ama, özellikle Kayseri'de böyle bir dönemi yaşıyoruz.

Birileri, medyanın kontrollerinin altında olması için olağanüstü önlemler aldı. Köşe başlarına yerleştirilen fırıldaklar gazetecilik yapmak, toplumu aydınlatmak yerine dalkavukluğuna soyundukları 'güç'ün önünde kırk takla atıp, mesleki doğruları yerine getirenleri satmaya çalışıyorlar.

Tabii gazeteci, aktif çalışmanın imkansız hale geldiği dönemlerde de yine kalemini kullanarak kitap yazar, geleceğe dair notlar oluşturur.

Bir de bakarsınız ki, harika lezzette bir kitap olmuş o boşluk döneminde tuttuğunuz notlar.

Çünkü hiç bir yaşanmışlık ömür boyu gizli kalmaz. Bir gün siyasetçinin de, gazetecinin de önüne koyarlar, yaptıklarını, yaşattıklarını.

Bu ayrıntılara neden dikkat çektim.

Bu günlerde hangi köşe başında birine merhaba derseniz, çıkarıp kartvizitini veriyor, "Efendim filan partiden aday adayıyım" diye.

Elbette demokrasimiz açısından mutluluk verici bir tablo.

Ama o kartvizit sahibini pazarlamaya çalışan insanlara bakıyorsunuz,  ve "El insaf" sözleri dökülüyor dilinizden.

Çünkü 5 yıl önce, 10 yıl önce, 15 yıl önce fırıldak gibi çevresinde dolaştıkları siyasetçinin yüzde yüz ters istikametinde bir başka siyasetçinin kuyruğuna takıldıklarını görürsünüz.

Yani 10 yıl önce de, 5 yıl önce de, dün de bu gün de meslek onun için köşe dönme aracı.

Mesleki ahlak, kişisel ideal, ülke sevgisi, gibi kavramlar ile alay ediyorlar.

Özellikle, kendisini bulunmaz hint kumaşı olarak pazarlayan, döne döne köşesi kalmamış, ANAP'lı olduğu dönemde  daire, MHP'li olduğu dönemde Villa, AKP'li olduğu dönemde sülalenin istihdamı, CHP yöneticisini kafaya aldığında pazarlık payı daire gibi maddi değeri yüksek, ahlaki değeri sıfır mallar edinenler şimdi yine büyük güç gördükleri insanların arkasında saf tuttular.

Onlar için, milletin, toplumun önemi yoktur. Onlar ağalarının zincirlerini gevşettikleri oranda ve çerçevede gerektiğinde saldırgan, gerektiğinde uysal köpek rolü oynarlar.

Ve ben, böylesi manzaraları izlemek zorunda kalan bir gazeteci olarak utanıyorum, hicap duyuyorum, gazeteci olduğumu belli etmemeye çalışıyorum, ama Allah Kahretsin insanlar biliyor ve tanıyorlar.

Malesef bizim dünyamızda koyun koyun bacağından, keçi keçi bacağından asılmıyor.

Tek bir kelime ile özetliyorlar; 'Gazeteci'

Ama burada söz veriyorum.

2015 yılı sonbaharında yayınlanmış olacak ikinci kitabımda bu fırıldakların, bu döneklerin, bu menfaat düşkünlerinin, bu karaktersizlerin, gazeteciliği paspasa çevirenlerin ve çevirtenlerin, camiyi soyarken imam, kiliseyi soyarken papaz  rolü oynayanların, birine el sallarken diğeri gör kırpma kişiliksizliğini sergileyenlerin, yaşına, başına bakmadan oturak alemlerinde keyif çatanların, karşılaştıklarında gücün eline kapandığı halde, sırtını döndüğünde demediğini bırakmayan ikiyüzlülerin maskelerini indirecek, gerçek yüzlerini bu millete göstereceğim.

Bakın o zaman, o kimsliksiz, o kişiliksiz, o ahlaksız güruh sokağa çıkabilecek mi.