Üç yıla yakın zamandır süren iç savaşta yüz bin civarında  insan öldü. İki tarafın birbirini daha fazla öldürmesi için silah yardımları yapıldı. Katliama karşı çıktığını iddia edenler daha fazla katliama uğrasınlar diye isyancılara her  türlü desteği sağladı. Kabul etmek lazım bu savaşta kimsenin eli temiz değil. Kimyasal silahın niye şimdi ve önceden “kırmızı çizgi” ilan edildiğini bile bile  kullanıldığı  hatta kullanılıp kullanılmadığı,  kullanıldı ise kim tarafından kullanıldığı bile tam anlaşılamadan alelacele uluslararası ölüm mekanizması devreye  giriyor. Neden şimdi?

Lanet olasıca kırmızı çizgilere konu olan kimyasal silahla ölen insan sayısı resmi olarak 350, muhaliflere göre  ise 1300 kişi. İki yılı aşkın sürede toplam 100 binden fazla kişi öldü. Yani günde ortalama 150 kişi. Madem bu “müdahale”  ölen masum insanlarla ilgili, sayı saymayı yeni mi öğrendiniz? Ölümlere vicdanlarınızın sızlaması için  kimyasal silah kullanılması  ve günlük ortalamanın üstünde  olması  mı gerekiyor?

İnsan hayatının sayılara konu edinilmesinin iğrençliğinin farkındayım ama bize Suriye’ye müdahale gerekçesi olarak sunulanın  saçmalığı da ortada. Nedir kırmızı çizgi yalanının aslı? Aklımızı ve daha önemlisi vicdanımızı kiraya vermediysek, sormamız gereken soru bu.

Müdahalenin, rejim güçlerinin görece üstünlük sağlamasıyla gündeme gelmesi neden dikkat çekmiyor? Yapılacak müdahale rejim değişikliğine  yönelik değilmiş, Allah’ım aklımı koru! Derdiniz ne o halde? İç savaşın sürgit devam etmesi mi? İç savaşın sürmesi işinize geliyor bu açık. Rusya, Çin, İran vs. size mani olamıyor. İstediğiniz zaman bitirebiliyorsunuz madem niye bitirmiyorsunuz?

Amaç ölümleri önlemek ise bu yalan, Irak’ta gördük, müdahale ölümleri artırmaktan başka işe yaramıyor. İç savaşı körüklüyor ve yeni taraflar oluşturuyor  sadece. Esed gidince Suriye güllük gülistanlık olmayacak bu da bilinen bir gerçek. Muhaliflerin parçalanmışlığı ve dış bağlantıları iç savaşın Esed sonrasında da süreceğinin göstergesi. Muhtemel seçim sonuçlarına da güvenmiyorsunuz. Mesele iktidarda  kimin olduğu değil, neyi taahhüt edeceğidir.

İşin acı yanı,  müdahaleye  destek veren   müslümanların  var olması. İstemeye istemeye destek veriyorlarmış, “seçeneksiz bırakılmışlar, hayır demeye mecalleri kalmamış”.  Fikri tükenmişliğin itirafıdır bunlar.  Irak’a müdahale olurken haklı olarak bas bas bağıranlar, Saddam’ın zalimliğini bilmiyorlar mıydı? ”Tamam, Saddam zalimdir ama bu Müslümanların sorunu” demiyorlar  mıydı? Ne değişti 10 yılda Müslümanlar  açısından ,iktidarlardan başka? Müslümanların zihin dünyasının Müslüman kanı ile dönüştürülmesidir yaşananlar.  Yanlışa yanlış diyememenin,  akılların kiraya  verilmesinin sonucudur bunlar.  Allah, vicdanların kiraya verildiği günleri görmekten korusun bizi.”

***

Suriye ve Mısır ne kadar oralarda yaşananları problem edinsek de coğrafi olarak bize uzaktalar. Dolayısıyla davulun sesi uzaktan geliyor. Ateş düştüğü yeri yakıyor. Biz ise uzaktan dinliyor, yangını uzaktan seyrediyoruz. Oralarda neler yaşandığını, oralarda yaşayan insanların kendi memleketlerinde yaşananlar hakkında neler düşündüklerini, hissettiklerini tam anlamıyla bilemiyoruz. Yaşanan acıları hissettiğimizi ancak iddia edebiliriz. Olup bitenleri anladığımızı sadece zannedebiliriz. Evet tepkimiz ve tavrımız var. Ama idrak için gereken donanımdan yoksun bir tepki ve tavırdan söz edebiliriz ancak. Bu ise kafalarımızın karışmasına, dışardan bakıp kesinlikle vakıanın gerçekleriyle uyuşmayan yargılara sahip olmamıza neden oluyor. Üstelik neredeyse tamamen zandan ibaret yargılarımız üzerinden birbirimizle tartışıyor, birbirimize karşı cepheler oluşturuyoruz. Buradaki garabeti görebilmek için feraset lazım.

Garabete bakın, Suriye’de yaşananlar için İslamcıların medet umduğu Amerika, Mısır da darbe yaptırıyor. Şimdi Suriye ve Mısır’a bu cepheden bakınca kendimizi nereye koyacağız. Öteki tarafta Amerika’dan daha masum birer emperyal güçmüş gibi İran’ın yanında yer aldığı Rusya ve Çin. Hadi çıkın işin içinden sayın İslamcılar.

***

Parkın Adı 12 Eylül, 28 Şubat ya da İhtilal Parkı olsun

Sivas Caddesi’nde bulunan askeri lojmanlar yıkıldı. Belediye burayı parka dönüştürüyor. Geçtiğimiz günlerde lojmanların yıkılışı 12 Eylül’ün izleri siliniyor başlığıyla gazetelerde yer aldı. Ardından Mısır’daki olayları gerekçe gösteren İslamcı bazı sivil toplum kuruluşları (vakıflar ve dernekler) Kayseri Gündem gazetesinde bir kampanya başlatarak, bu parkın adının Adeviye olmasını talep ettiler.

Kendisi himmete muhtaç dede derler ya. Bu günlerde İslamcıların durumu en çok bu sözle açıklanabilir sanıyorum. Suriye ve Mısır’ın Türkiye’li Müslümanların hiçbir şeyine ihtiyaçları yok. En çok da akıllarına ve darbeler karşısındaki duruşlarına/tavırlarına ihtiyaç hissetmezler. Mısır’daki tanklı tüfekli darbeye namazını bozmadan karşılık veren Mısırlı Müslüman kardeşlerden sizin daha öğreneceğiniz çok şey var. Özellikle 28 şubatta asker höt demeden sakalını bile kesen İslamcılar. Bakın da darbenin ve militarizmin karşısında nasıl durulurmuş öğrenin.

Öğrenmek için öncelikle hafızaya ihtiyacınız var. Hafızanızı diri tutun, yaşadıklarınızı hatırlayın. Başkasına himmet etmeyi bir yana bırakın. Bakın bir hafta on gün sonra 12 Eylül ihtilalinin seneyi devriyesi geliyor. Siz kendi yaşadıklarınızdan birşey öğrenmiyor ve üstelik hiç olmamış gibi unutuyorsunuz.

Bunun için belediyenin yeni parkının adı, 12 Eylül, 28 Şubat ya da ihtilal parkı olsun. Hatırlayın...

30 Ağustos Zafer Bayramı’nız kutlu olsun

30 Ağustos Zafer Bayramı Türkiye tarihi için anlam taşıyor. Ama benim için çocukluğum ve zafer bayramlarının anlamı bambaşka. Bu yüzden birilerinin sadece kendi bayramımıymış gibi sahiplenmesine çok kızıyorum. Bu yüzden her 30 ağustosta kızımla birlikte elimize bayrağımızı alıp bayram törenlerini izlemeye gidiyoruz. Şunu diyeyim, bu bayramlar da bir hafıza tazelemedir. Bu ülkede yaşayan herkesin hafızasını tazelenmesi için, herkesin sahibi olduğu bir tarihi hatırlatan, herkesin bayramı. Milli hisleri ucuz siyasi polemiklere kurban etmeyelim. 30 Ağustos Zafer Bayramını hep birlikte kutlayalım. Kutlu olduğu belli olsun. Kutlu olsun...