Sevdiğim bu sözlerden biri de, “şecaat arzeden merd-i kıpti, sirkatin söyler” sözüdür. Üç aşağı beş yukarı anlamı şöyle; mert kıpti kahramanlığını anlatırken, övünürken yaptığı hırsızlığını anlatırmış. 

Kendini övenleri, kendi reklamını yapanları dinlerken biraz da bu açıdan bakarım. Neyi övünme meselesi yapıyor. Neleri yapmak gurunu okşuyor. Nasıl anılmak istiyor. Nasıl bir insan. Bunlar önemli göstergelerdir.

Siyasi gruplar, örgütler ve cemaatlere bakarken de aynı bakış açısından istifade ederim. Çünkü takdir toplamak, insanları etkilemek ve taraftar kazanmak için anlatılan etkinlikler yukarıda zikrettiğimiz çerçevenin içinde kalan anafikirleri gösterir her zaman.

Haziran ayında genel seçimler var. Zaman da giderek daralıyor. Muhalefet partilerinin kimleri aday göstereceği henüz tam netleşmedi. Halbu ki netleşmesi ve propaganda çalışmalarına bir an önce başlanması gerekiyor. Ama durum farklı. Parti liderlerinin, partilerin yetkili kadrolarının, delegelerin, bunların arasındaki iktidar mücadelesinin kulislerin tüm hızıyla sürdüğü, iktidara gelmek için çalışmak yerine birbiriyle didişmenin hüküm sürdüğü bir zaman dilimindeyiz. Onun için, partilerin il teşkilatlarında dışa karşı bir sessizlik hakimken, içten içe kulis çalışmaları bütün hızıyla sürüyor.

İktidar partisinde ise aday adayları arasında büyük bir mücadele devam ediyor şu günlerde. Başka partiler ilk sıralara etkili isimler, kazanma ihtimali yüksek isimler bulmakta güçlük çekerken, Ak Parti’de alt sıralar için, aday adayları arasında kıyasıya bir mücadele var. Hem il bazındaki kulis çalışmaları, hem de genel merkez nezdinde adaylıklarını netleştirmek isteyen isimler mücadelelerine devam ediyorlar.

Bu arada, Ahmet Davutoğlu Ak Parti genel başkanlığını devraldığı günden beri, parti içinde bazı dengelerin değiştiğini hissedebiliyoruz. Ama kesin olarak bilmediğimiz büyük değişiklikler olabileceğine dair işaretler de var. Bu değişimler kimi isimleri küstürebilir. Ama kimi küskünlüklerin de giderilmeye çalışıldığını, hatta barışıldığını da görebiliyoruz. Üstü çizildi gözüyle bakılan kimi siyasiler için bu genel seçimler tamamen bir yeniden doğuş anlamı taşıyabilecek.

Öteki tarafta, CHP’nin içindeki hareketlilik bu seçimin en önemli belirleyici etkenlerinden biri olacak diye tahmin ediyorum. Çünkü CHP’de geçmişte CHP’nin bel kemiği sayılan ulusalcıların küstürüldüğünü düşünüyorum. Hatta bizzat genel merkez tarafından Süheyl Batum, Emine Ülker Tarhan, Birgül Ayman Güler gibi isimlerin dışlandığını, bu isimlere yakınlık duyan seçmenlerin bu gelişmelere nasıl bakacağını seçimde hep birlikte göreceğiz. Çünkü Doğu Perinçek ekibi, bu seçim için sıkı çalışıyor. Geçtiğimiz yıllarda eski Demokrat Partililerle ve eski Anaplılarla birlikte, -ki geçmiş siyasetimizin önemli isimleri söz konusu- Yaşar Okuyan, Hüsamettin Cindoruk gibi tanıdık isimlerle birlikte Milli Merkez platformu oluşturulmuştu. Perinçek Grubu son olarak, bu seçim için önemli handikaplarından birini de bilinçli bir şekilde aştı. İşçi Partisi’nin adını, Vatan Partisi olarak değiştirdi. Bu gelişmelerin seçimde CHP’ye nasıl yansıyacağını hep birlikte göreceğiz. Benim kanaatim, CHP bu seçimde HDP ile ittifaka girerse, sahil şeridindeki ulusalcı oylarda oldukça önemli bir kayıp yaşayacak. CHP’nin kaybettiği her oy ise, MHP ve Vatan Partisine kayacaktır diye düşünüyorum.

HDP barajı aşacak mı, aşamayacak mı? BBP ile MHP ittifak yapacaklar mı? Mehmet Bekaroğlu ve HDP ittifakı CHP’ye ne kazandıracak? CHP ve cemaat yakınlaşması sosyal demokrat seçmene tatmin edici bir oy oranı sağlayacak mı? Hepsi merak konusu. 

Başta, şecaat arzeden merd-I kıpti sirkatin söyler demiştik. Hele bir adaylar netleşsin, ittifaklar belirlensin, partiler seçim propagandalarına başlasınlar. O zaman seçim propagandasında söyleyecekleri sözlere bu gözle bakacağız. Sanırım CHP seçim propagandaları için Ali Taran’la anlaşmış. “Ağzı olan konuşuyor” reklamıyla bütün Türkiye’nin diline dolanan sloganlar üretmesiyle tanıdığımız bu reklamcı bakalım CHP’ye ne katacak. Ekmek için Ekmeleddin sloganından sonra doğrusu iyi şeyler duymayı hak etmiştik. Bir de bütün bu olup bitenlere Fuat Avni ne diyecek? Görelim bakalım…