Manav tezgahlarında, olumsuz hava koşulları bahane edilerek yakılan fiyat ateşi, bırakın küllenmeyi gürül gürül yanıyor.
Süleyman Demirel, böylesi dönemleri dillendirirken "Mutfakta yangın var" diye özetlerdi.
Peki bizi yönetenler, yönetmeye talip olanlar ne yapıyor dersiniz.
Kamunun lüks misafirhanelerinde, şatafatlı sofralarda vatan-millet edebiyatı yaparak, sokakta başlayacak yangın öncesi güvenlik yasa tasarısı adı altında, milleti susturacak, sindirecek yasalar çıkarmanın telaşındalar.
Aday adaylarımız mı, onların toplumun sıkıntısı umurlarında değil. Varsa yoksa, yiğit insan, büyük lider edebiyatı ile aday listesinde yer tutmanın telaşının ötesinde hiç bir kaygıları yok.
Çarşamba Günleri, oturduğum semtte pazar kurulur. Dün aracımı sağa çekip, yaklaşık 1 saatlik zaman dilimi içinde pazardaki manzaraları gözlemlemeye çalıştım.
Bazı tanıyanlar yanıma gelerek ve etiketleri göstererek, sıkıntıyı bir cümlede özetlediler;
"El insaf"
Sanki pazardaki ateşi ben yakmışım, fiyatları ben belirlemişim gibi rahatsız oldum.
Sıkıntı duyan sadece onlar mı, gidin bir pazar yerine, dinleyin pazarcıları.
Hepsi isyanlarda..
Bir pazarcı yanıma gelerek, geçen hafta tanık olduğu bir olayı anlattı;
"Pazar çantasıyla bir hanım geldi, kenarda bekliyor. Dikkatimi çekti. Yanına gidip ne almak istediğini sordum. Cebinden 2 adet 50 kuruş, bir 10 kuruş ve bir de 5 kuruş çıkarıp, 'Çocuğum domates diye tutturdu. Kimseye göstermeden bu para karşılığı domates verir misin' dedi. Hanıma yardımcı olduk, sonra geçip kamyonetin şoför mahallinde bir süre gözyaşı döktüm. Yok ki imkanımız, bu durumdakilere yardımcı olalım. Bu yıla kadar insanlar, pazardan doyumluk alış-veriş yaparlardı. Şimdi kahır ekseriyet tadımlık alış-veriş yapmaya başladı. Ama bizi yönetenlerin gündeminde bu insanların hiç biri yok. Onlar başka hesapların peşinden koşuyorlar. Bu gün Cumhurbaşkanlığı Köşküne kadar omuzlarımızda götürdüğümüz Sayın Erdoğan 13 yıl önce Yoksulluğu bitireceğini vadederek iktidar olmuştu. Yoksulluk o kadar büyüdü ki, yoksullar yok olmaya başladı" dedi.
Anlattığı dram benim de duygulanmama neden oldu.
Yaşanan sıkıntıları dilim döndüğünce yazacağıma söz vererek ayrıldım pazardan.
Evet, şehrimizin ve Türkiye'nin yaşadığı tabloyu özetlemeye çalıştım.
Peki siz son bir yıl içinde Kayseri'ye gelen siyasetçilerimizden herhangi birinin ağzından dar gelirlinin sıkıntısına dair bir cümleyi bırakın, tek kelime duydunuz mu.
Kimi kardeşini, kimi evladını, kimi kuzenini, kimi ortağını, kimi genel müdürünü, kimi damadını, kimi oğlunun kayınpederini meclise taşıyacak yerden aday göstertmenin telaşı içerisinde.
Beyler Türkiye yanıyor.
Eğitimde, Gambiya ve Zambiya'nın gerisine düştük.
Gelişmiş ülkeler sıralamasında 17'den 19'a geriledik.
Biraz daha gayret edersek G20 ülkelerinin dışında kalıp rahat edeceğiz.
Böylece IMF bizden borç isteyecek yüzü bulamayacak!
Demokrasi liginde küme düştük, kümeden de düşmek için dayatma yasalar çıkarmanın telaşındayız.
Sayın Cumhurbaşkanı'nın Merkez Bankası ile ilgili sözleri sayesinde hazinemizden 60 milyar dolar uçup gitti.
Bu gün dünyada ucuz petrol kullanma dönemi yaşanırken, dolardaki önlenemez yükseliş yüzünden benzine dün bir zam daha geldi.
Ve ey toplumun sesi olmaya aday tuzu kurular korosu.
Ne oldu, sesiniz mi kısıldı.
Sizin umurunuzda mı, bir kilo portakalın, yarım kilo etin, ekmeğin, dolmuşun, otobüsün fiyatı.