Ben ezelden beridir hür yaşadım, hür yaşarım.

Hangi çılgın bana zincir vuracakmış? Şaşarım!

Kükremiş sel gibiyim, bendimi çiğner, aşarım.

Yırtarım dağları, enginlere sığmam, taşarım.

*

Şu kopan fırtına Türk ordusudur yâ Rabbi.

Senin uğrunda ölen ordu, budur yâ Rabbi.

Tâ ki yükselsin ezanlarla müeyyed nâmın,

Galib et, çünkü bu son ordusudur İslâm'ın.

*

Ne içindeyim zamanın,

Ne de büsbütün dışında;

Yekpare, geniş bir anın

Parçalanmaz akışında.

*

Gökte bulut yok,

Söğütler yağmurlu,

Tuna’ya rastladım,

Akıyor çamurlu çamurlu…

Hey Hikmet’in oğlu, Hikmet’in oğlu!

Tuna’nın suyu olaydın,

Karaorman’dan geleydin,

Karadeniz’e döküleydin,

Mavileşeydin, mavileşeydin, mavileşeydin…

Geçeydin Boğaziçi’nden,

Başında İstanbul havası,

Çarpaydın Kadıköy İskelesi’ne,

Çarpaydın, çırpınaydın,

Vapura binerken Memet’le anası…

*

Ülkendeki kuşlardan ne haber vardır

Mezarlardan bile yükselen bir bahar vardır

Aşk celladından ne çıkar mademki yar vardır

Yoktan da vardan da ötede bir Var vardır

Hep suç bende değil beni yakıp yıkan bir nazar vardır

O şarkıya özenip söylenecek mısralar vardır

Sakın kader deme kaderin üstünde bir kader vardır

Ne yapsalar boş göklerden gelen bir karar vardır

Gün batsa ne olur geceyi onaran bir mimar vardır

Yanmışsam külümden yapılan bir hisar vardır

Yenilgi yenilgi büyüyen bir zafer vardır

Sırların sırrına ermek için sende anahtar vardır

Gögsünde sürgününü geri çağıran bir damar vardır

Senden umut kesmem kalbinde merhamet adlı bir çınar vardır

Sevgili

En sevgili

Ey sevgili

*

Ben merd-i meydan

yani toprağın ve kanın gürzü

güllerin bin yıllık mezarı bendedir

yukardan bakarım efendilerin pusatlarına

insanların bütün sabahlarını merak ederim

gök hırpalanmaktadır merakımdan

ıtır kokan benim yumruklarımdır

benim kavgamdır o, aşk diye tanınan.

Alanlara çok bilenmiş yüreğim alanlara

vurulsun kösleri şu gâvur sevdamızın

vursun isyanın bacısı olan kanım karanlığa

Zülküf de vursun.

Yüzüne ay kırıkları çarpıp uyansın sevdiğim.