Sorduğum bu soruya “iş bulursak yarınımıza da şükredeceğiz” diye cevap verenleri duyar gibiyim.

Türkiye İstatistik Kurumu(TÜİK) elindeki verileri açıkladı. Hepimizin bildiği ve yaşayarak deneyimlediği gibi işsizlik sorunu da oranı da eksilmedi, hatta tam aksine arttı. Yüzde 14’lerde. Peki ya genç işsizlik oranı, o da yüzde 25’lerde. Yani hepimizin anlayacağı gibi sokağa çıkıp rastladığımız her dört kişiden birisi işsiz. İşsizlik 4 milyon 544 bin kişide.

Bu sorunu konuş konuş bitiremeyiz elbette ama iki kelam ve kalemimizin yettiği ölçüde konuşmak için ekip arkadaşlarımız bugün Kayserili vatandaşlarımıza sordu. Ve yayınlanan sokak röportajımızdan genel olarak şunu çıkartabiliriz: ”çalışana iş çok, piyasa durgun ondan işçi çıkarılıyor, gençler bulduğu işi beğenmiyor…”

Bunlar böyle uzar gider. Evet, ortada bir sorun varsa o muhakkak tek taraftan değil, her iki taraftan da kaynaklanıyor demektir. Ben de sıradan bir genç olarak üzerime düşen sorumluluğun bilincinde olarak büyüklerimizin ya da kariyer sahibi kişilerin iş konusunda hiç kuşkusuz ki verdiği önerilerden birisi olan “fark yaratın” önerisiyle karşılaşmışızdır. Evet, haklısınız kendini akıllı teknolojinin bağımlısı yapan istisnalar hariç gençlerimiz bana dokunmayan yılan bin yaşasın mottosunda dünyadan kopuk. Ama ben de diyorum ki evet haklısınız. Çağımız ve dönemimiz gereği fark yaratmalıyız. Ama bu dediğiniz öneriyi gelişmiş ülkelerde önermek bana daha akıllıca geliyor.

Fark yaratmak demişken biz gençler öncelikle farkı beynimiz ve fikirlerimiz de başlatmalı ardından hayatımıza yansıtmalıyız. Dünya’ya tek bir pencereden bakmamalı. Önümüze ne çıkarsa çıksın. Yaşadığımız mutlulukları gelip geçici yapmamak için düşlerimizin peşinden hoyratça emek vererek yılmadan ve yıkılmadan koşmalıyız.

Hoşça Kalın…