Neden mi anlatıyorum..
Pazar günü Başbakan Ahmet Davutoğlu,  iktidarın "Akil Adamları" ile tam 10 saat aynı salonda kaldı, onları dinledi.
Kim mi, bu akil adamlar.
Orhan Gencebay, Kadir İnanır, Lale Mansur, Şükrü Karatepe, Hüseyin Yayman, Sibel Eraslan, Abdurrahman Dilipak, Arzuhan Doğan Yalçındağ, Hilal Kaplan, Fehmi Koru, Keziban Hatemi, Yılmaz Erdoğan, Etyen Mahçupyan, Deniz Ülke Arıboğan, Ali Bayramoğlu,  Hayrettin Karaman,  Hülya Koçyiğit, Bendevi Palandöken,  Hasan Karakaya..
Bunlar, tanıdığınız isimler olduğu için içlerinden seçerek aldım.  Sayın Rıfat Hisarcıklıoğlu gibi ülke meseleleri konusunda donanımlı bazı isimler de var, ancak bunlar da çeşni olarak serpiştirilmiş olmalı listeye.
Akil İnsan demek; Düşünen, kaygılarını dile getiren, her konuda söyleyecek sözü olan, öngörü sahibi insan demektir.
Daha da önemlisi; Akil İnsan, konuştuğunda kitlelerin dinlediği, görüşlerine saygı duyduğu kişidir.
Türkiye ve Dünya sorunlarına hakim, gelecekte yaşanabilecek sıkıntıları önceden görebilen,  savunduğu görüşlerde yaşadığı ülke ve toplumun çıkarlarını ön planda tutan, kırmızı çizgileri olan, Cumhuriyetin, Demokrasinin kazanımlarını her türlü tehdite karşı korumayı kendisine ilke edinmiş insan demektir.
PKK Liderine göz kırparken, Işid temsilcisinin de sırtını sıvazlayan, "Eşime arkadaşımı önerdim evlenmesi için" demek yerine, insani olan Tek eşliliğe vurgu yapan,  Türk Milletinin çıkarlarını, Arap Alemine kurban etmeyecek,  özgürlük, bağımsızlık gibi kavramları her türlü değerin üzerinde tutan insan demektir benim gözümde akil adam.
10,5 saat ne konuşulduğunu bilmiyorum, ama çıkan görüş, "İmralıya gidelim, Apo'yla görüşelim" şeklinde özetlenebilir.
Heralde, PKK sürüsünün başını, fikir fırtınası ile dize getireceklerini sanıyorlar.
Onu tartışarak, bölücülükten vazgeçireceklerine inanıyorlar.
Oysa, görünen tablo değil, görünmeyeni esastır.
Daha bir hafta önce Sayın Cumhurbaşkanı, "Bizim için Işid neyse PYD'de odur" derken, dün arayan ABD Lideri "PYD'ye silah sevkiyatına başlıyoruz" dediğinde, "En iyi siz bilirsiniz" diyebilen yönetim anlayışı ile bu sorunun çözüm bulmayacağını haykırmalıydı Akil Adamlar o salonda.
Canını, ciğerini, yavrusunu, kardeşini, babasını PKK terörüne şehit verenlerin oluşturduğu Şehit yakınları, gözünü, bacağını, PKK mayınına kurban etmiş gaziler ve yakınları başta olmak üzere, milli hasassiyetleri olduğuna inandığım her kesime sormak istiyorum;
Sizin içinize siniyor mu, bu Akıllı Adamlar..
Gerçekten, sizin yaşadığınız acıyı yüreklerinde hissedebiliyorlar mı..
Hani daha çok olmadı, gelmişlerdi ya, temsil edildiğiniz derneğe.
Kovmaktan beter ettiğiniz ve apar topar gitmek zorunda kalanlar.
Şimdi onlar sizin temsilciniz olarak oturmuş, Başbakana ulvi görüşlerini anlatıyorlar, aktarıyorlar.
Ama o salonda siz yoksunuz.
Sizin temsilciniz yok.
Sorar mısınız, bu ulvi topluluğun mensuplarına;
"Hanginizin çocuğu terörle mücadele edilen yerde askerlik yaptı" diye.
Bedelli denilen sistemi içinize sindirerek ve parası olanın ülke sevgisinin sınanmamasının önünü açan düzenlemeye karşı gelmediğiniz için sınıfta kaldınız.
Şimdi bu Akil Tutulmasını da sessizce izleyecek misiniz?
Sizin söyleyecek sözünüz yokmu?
Biz, sizler adına acı yaşadık.  Yıllarca bir çok günümüz Yas Havasında geçti.
Ve siz yaşananlara karşı sessiz kalarak, şehit verdiklerinizin kemiklerini sızlatmıyor musunuz?