Boyun fıtığı, modern yaşamın getirdiği hareketsizlik ve yanlış duruş alışkanlıkları nedeniyle giderek artan bir sağlık sorunu. Memorial Antalya Hastanesi Beyin, Sinir, Omurga ve Omurilik Cerrahisi Bölümü’nden Prof. Dr. Mahmut Akyüz, boyun fıtığının erken teşhis ve tedavisinin önemine dikkat çekiyor. Prof. Dr. Akyüz, boyun fıtığı hakkında merak edilenleri ve tedavi seçeneklerini detaylı bir şekilde anlatıyor.
Boyun Fıtığı: Sessiz İlerleyen Tehlike
Prof. Dr. Mahmut Akyüz, boyun fıtığının boyun omurları arasındaki kıkırdağın yer değiştirmesiyle ortaya çıktığını belirtiyor. Bu durum, omuriliğe ve kola giden sinirlere baskı yaparak çeşitli belirtilere neden oluyor. En sık karşılaşılan belirti ise koldan vuran uyuşma hissi. Boyun ağrısı, hareket kısıtlılığı, denge problemleri ve kas güçsüzlüğü de boyun fıtığının diğer belirtileri arasında sayılıyor. Hastalığın sinsi ilerleyebileceği ve belirtilerin hafife alınmaması gerektiği vurgulanıyor.
Ofis Çalışanları ve Duruş Bozuklukları Risk Faktörü
Boyun fıtığının oluşmasında en büyük etkenlerden biri duruş bozuklukları. Yanlış oturma pozisyonları, uzun süre bilgisayar kullanımı ve hareketsizlik boyun omurlarına aşırı yük bindirerek fıtık oluşumuna zemin hazırlıyor. Prof. Dr. Akyüz, özellikle 30-40 yaş aralığındaki ofis çalışanlarının bu risk altında olduğunu belirtiyor. Sabit pozisyonda uzun süre çalışmak, boyun kaslarının zayıflamasına ve omurların yıpranmasına neden olabilir.
Ciddi Baskıda Kuvvet Kaybı ve Omurilik Sıkışması Riski
Boyun fıtığının ilerlemesi durumunda, sinirler üzerindeki baskı artarak daha ciddi sorunlara yol açabilir. Prof. Dr. Akyüz, tek sinir etkilenmesinde kolda ağrı, sızlama ve karıncalanma görülebileceğini, ciddi baskıda ise kol ve ellerde kuvvet kaybı yaşanabileceğini ifade ediyor. Omurilik sıkışması ise daha tehlikeli sonuçlar doğurabilir. Ayaklarda karıncalanma, yürüme zorluğu ve kontrolsüz idrar-büyük abdest gibi belirtiler omurilik sıkışmasının işaretleri olabilir ve acil müdahale gerektirebilir.
Cerrahi ve Cerrahi Dışı Tedavi Seçenekleri
Boyun fıtığı tedavisinde farklı yaklaşımlar bulunuyor. Prof. Dr. Akyüz, hastaların yüzde 85’inin fizik tedavi ve boyunluk kullanımı ile iyileşebildiğini belirtiyor. İlaç tedavileri, istirahat, egzersiz ve yaşam tarzı değişiklikleri de tedavi sürecinde önemli rol oynuyor. Ancak, konservatif tedavilerin yetersiz kaldığı durumlarda cerrahi müdahale kaçınılmaz hale gelebilir. Modern cerrahi teknikler, hastaların kısa sürede sağlığına kavuşmasını sağlıyor. Yapay boyun diski uygulaması ise özellikle genç hastalarda hareket kabiliyetini koruma açısından tercih edilen bir yöntem olarak öne çıkıyor.