Geçtiğimiz günlerde Dünya Mutluluk Günü ile ilgili haberler ve söylemler yer aldı. Peki Dünya’yı geçelim. Siz mutlu musunuz?

Cevap bellidir. Evet ya da hayır..

Sizce cevapların pek bir önemi var mı? Kimisi hayatı boyunca sonuca odaklanıp önemli görür. Kimisi de sonuçtan öte hayatında geçirdiği süreçlere odaklanır.

Sahi hayatta yenmek ya da yenilmek bu kadar önemli mi? diye sorarsanız bana göre yen ya da yenil, kazan ya da kaybet ama güzel yenil, güzel kaybet. Nasıl? Dediğinizi duyar gibiyim. Size şöyle diyeyim o zaman Maksim Gorki “İnsan ne şekilde yaşarsa, o şekilde düşünür.” demiş o halde güzel düşünün ve güzel yaşayın… Mutlu olmakta mutsuz olmakta sizin elinizde. Örneğin dürüstlüğünüzden ötürü bir işinizi veya arkadaşlığınızı kaybettiniz. Kaybetmemek için yalan söylemektense doğru söyleyerek kaybedin. En azından kişiliğinizi kaybetmezsiniz. Kendiniz olarak yaşamaya devam…

Unutmadan bir de çevremdeki insanlar ne der? Diye etten kemikten örülü duvarları da yıkıp, kendinizi bir amaca bağlayın, insanlığı düşünün menfaatçiliği değil, o, bu diye ayrım yapmadan herkesi olduğu gibi sevin, sevilin.

Daha önemlisi kimsenin himayesi altında olmadığınıza, yaşayabileceğiniz geçmişi kahramanlıklarla dolu bir vatanınız olduğuna ki bence ev sahibi ol ya da olma paran pulun olsun ya da olmasın, insanın mülkü vatanıdır. Gökyüzünde de bağımsızlığının simgesi bayrağın dalgalanıyorsa, buna da şükürler olsun.

Hadi canım sende geç bunları diyenlere de “Dünyadaki yaşananları iyisiyle, kötüsüyle film şeridi gibi gözünden geçir.” derim. İşte o zaman cümlelerim bir anlam ifade etmiş olur.

Son olarak insanın yüzü ruhunun aynasıdır. Asık suratlar yerine benim yurdumun güzel insanlarına da bir tebessümü çok görmeyin…J