Hiç kuşkusuz bence Spotlight’ ı en iyi yapan şey hikâyesiydi. O kadar çok sevdim ki iki kere seyrettim diye bilirim sizlere de seyretmenizi tavsiye ederim.

ABD’ de okurlarının çoğu Katolik olan bir gazetede çalışan gazeteciler tarafından, kiliseye karşı yaptıkları haberler sayesinde elde ettikleri başarıları gösteren Gazetecilik etiğinin vicdan da mı? Yoksa cesaretsizlik ve cüzdan da mı? Olduğunu gösteren ince bir ayrım noktası…

Film Katolik Kilisesi’ ne bağlı 90 ‘ ı aşkın rahibin çocuklara cinsel taciz ve istismarda bulunmasının ve bu taciz olaylarının kilise tarafından üstünün kapatılmasını ve The Boston Globe gazetesinin araştırmacı gazeteci ekibi ‘Spotlight’ tarafından ortaya çıkartılmasını anlatıyor.

Bu olayı araştıran gazeteciler, son derece titiz ve sabırlı davranarak 5-9 yaşındaki çocukların şimdiki yaşları 30’ lu siz düşünün kaç yıl önceki olayı gün yüzüne çıkarmak için neredeyse bir yıla yakın çalışıyorlar.

spotlight movie ile ilgili görsel sonucu

Spotlight ekibi mağdurlar ve skandala karışan kişi ve kurumlarla iletişime geçip, daha önce yapılan haberleri, mahkemeye taşınan ki bu mahkemedeki belgelere ulaşmak zor ki bunu da başarıyorlar. Sonra gazetecilik tarihine geçen söz konusu skandal ile ilgili haberi yaparlar. Bu süreçte ince ve güzel işlenmiş bir araştırmacı gazetecilik pratiği sunar. Haberin inşasında ise haber kaynağını doğrulatma ve teyit etme, olayı tüm tarafları ile görüşme ki bu görüşme de rahibin soğukkanlılıkla alaycı bir tavırla olayı anlatması beni bir hayli şaşırtmış ve sinirlendirmişti. Filmin sonunda ise mağdurlardan gazeteye gelen telefon trafiği ise bir hayli üzmüştü. İşin özü tirajı düşen ‘spotlight’ bu olayı tirajı yükseltmek için değil, gerçeğin peşinden gitmek için tüm gazetecilikte haber yapma sürecindeki etik kurallar çerçevesinde işlemiştir.

Gazetenin mağdurların sesine yer vermiş olması barış gazeteciliği açısından da ilgi çekiyor. En dikkat edilen noktada filmde mağdurların hikâyeleri tek tek anlatılmıyor. Haberin yapım aşaması gösteriliyor. Ama haberin yapılış hikâyesinin ardından mağdurların olduğu gerçeği asla unutturulmuyor. “sesi duyulmayanın sesine yer vermek” gerektiği söylemine Barış gazeteciliği üzerinden vurgu yapılıyor. Filmin sonunda belgelerle yapılan listedeki rakamsal bilgiler ve ABD dışındaki diğer şehirlerdeki mağdurlar Spotlight ekibiyle hikâyelerini paylaşırlar ve ekip 2002 yılı boyunca 600 ‘ e yakın haber yapar.

Tüm bu süreç sonunda 250’ ye yakın din adamı suçlu bulunuyor. Cinsel istismardan kurtulan 1000’ in üzerinde insanın sesi tüm dünyaya duyrulmuş olur.

Yaşanan tüm zorluklara rağmen haberin gazeteye basılması yayılması, haberi tamamlamanın getirdiği tatmin ve mutluluğu gözler önüne seren film, düşünce ve ifade özgürlüğü gibi konularda ve barış gazeteciliği bağlamında ise izleyicilere eleştirel bir bakış açışı sunmaktadır.