Kafein, günümüzde sürekli olarak tüketilen kahve, çay, meşrubat ve kolalı pek çok içecekte, kakao ve çikolata içeren ürünlerde, ağrı kesici, sinir sistemi uyarıcı ve alerji ilaçları içinde de bulunan önemli bir maddedir. Kan basıncını ve kalp atım hızını artıran kafein, vücuttan dopamin ve adrenalin hormonlarının salgılanmasıyla uyanıklığı sağlayıp, enerjiyi artırıyor. Ancak birtakım sağlık sorunlarına yol açmaması açısından uyarıcı niteliği olan kafeinin doğru tüketim miktarının bilinmesi gerekiyor.
Özellikle gebe kadınların hem kendi hem de bebeğinin sağlığı için günde 1-2 fincandan fazla kafein tüketmesi önerilmiyor. Aksi takdirde fazla alınan kafein, erken doğum, anemi, düşük yapma gibi sorunları beraberinde getirebiliyor.
“Tamamen sindirilmesi 2 saati bulabiliyor”
Acıbadem Eskişehir Hastanesi Beslenme ve Diyet Uzmanı Gözde Gence, gebelikte kafein tüketimine dikkat edilmesi gerektiğini ifade ederek, “Kafeinin etkisi ağızdan alındıktan 5-10 dakika sonra başlıyor. Sindirim sistemindeki emilimi 45 dakikada tamamlansa da tamamen sindirilmesi 2 saati bulabiliyor. Kafein karaciğerde metabolize olarak basit difüzyon ile hücrelere taşınıyor. Beyin, testis, fetus dahil her dokuya kolayca ulaşabilen kafein, santral sinir sistemini uyarıyor. Bu da kalbin daha hızlı atmasına neden olarak kalp kası fonksiyonlarını bozabiliyor, taşikardi ve ritim bozukluğuna yol açabiliyor. Kafein, günde 1 fincana eşdeğer 300 miligramdan fazla tüketildiğinde diüretik etki ile kalsiyum, magnezyum, potasyum, sodyum ve klor atımını da artırıyor. Bu artış ise, osteoporoz, kas krampları, uyku bozuklukları, iştahsızlık ve barsak sistemi hastalıklarına sebep olabiliyor” şeklinde konuştu. (Kurumsal)