Lise zamanlarımda okuduğum ve etkilendiğim kitaplardan birisi Tolstoy’un itirafları. Hatırlamaya başladıkça cümlelerin her satırını kendime diyorum ki: “Hayat güzeldir, ah bu insanların içindeki yaşama sevinci hep var olsa…”

Kitabın büyüsünü kaçırmamak için ve sizin hayal dünyanızı sınırlandırmamak için kitabın çözümlemesini yapmayacağım. Genel olarak değerlendireceğim. Adeta Tolstoy’un iç muhasebesinin kitabı, itiraflarım…

Rus yazar Tolstoy’un adını yücelten ve dönüm noktası olan Savaş ve Barış kitabıyla bir hayli okunan yazar, çocuklar için alfabe hazırlamaya koyulmuş ama yayınevlerinin çekici önerileri ona Anna Karenina’yı yazdırmış. Yaşamında bir süre sonra huzuru bozulunca dine sığınmış, oruç tutmuş, günah çıkarmış bir yandan da köy kilisesindeki ayinlere katılmış. Daha sonra İtirafları yazdı. Bu Tolstoyculuğun ilk temel taşı oldu.

Tolstoy İtiraflarım ‘da kendi hayatını, bunalımlarını, hayatın anlamsızlığı karşısında hissettiklerini, ölüm gerçeğini, intiharı, var oluşu, bilimleri, dinsel inançları sorguluyor ve ısrarla arıyor, arıyor...Tolstoy, arayışını tamamen tarafsız ve net bir şekilde gerçekleştiriyor. Bildiği her şeyi bir kenara bırakıp kendine sil baştan sorular sorup bunları insanların inandığı şeylerle karşılaştırıyor.

Ve sonunda bulduğunu ifade ediyor:

"Böylelikle intihar etmekten kurtuldum." diyebilecek kadar önemli bir aydınlanma yaşadığını büyük bir yazarın ustalığıyla okurlarına aktarıyor. İtiraflarım felsefi bir eser olmasının yanı sıra aynı zamanda sosyolojik bir eser olarak da nitelendirilmektedir. Çünkü Tolstoy eser boyunca yalnızca kendinden bahsetmiyor. Rus halkının ideolojik ve inançsal durumunu da gözden geçiriyor. Tolstoy bunu yapabilmek için de dönem dönem toplumdan uzaklaşmıştır.

"Ölmeye ve dirilmeye dair yüzlerce olay hatırladım. Gördüm ki ben yalnızca Tanrı'ya inandığımda yaşıyordum. Tanrı'yı düşünmem yetiyordu, o zaman hemen diriliyordum. O'nu unuttuğum, O'na inanmadığım zamanlarda ise, yaşam da yok oluyordu. Yaşamın bu diriliş ve ölümleri neydi? Tanrı'nın varlığına inancı kaybettiğimde, sanki yaşamla ilgili bağlarım da kopuyordu. Tanrı'yı bulmak konusunda az da olsa umudum olmasa, yaşamıma çoktan son verirdim. Fakat yaşıyordum. Onu hissettiğim ve Onu aradığım zaman yaşıyordum. Öyleyse, O vardır. O, Onsuz yaşanmayan şeydir." Hıristiyanlığın; hayatın varlığı ve anlamına tatmin edici bir cevap verememesi karşısında, geleneksel Ortodoks Hristiyanlığına olan inancını kaybeden Tolstoy, İtiraflarım ‘da hayatın ne olduğunu, neden ve nasıl yaşanabileceğini ve ölümü seçmenin en doğru yol olup olmadığını sorgular.

Cehalet hep aynı şeyi söyler ve eğer bilmediği bir şey karşısına çıkarsa onun saçma olduğunu söyler.
Hacı Murat’ın, Savaş ve Barış’ın, Anna Karanina’nın arkasındaki deha ne düşünmüştür? Ne hissetmiştir? Ne yaşamıştır? Cevaplar kısmen de olsa bu otobiyografik nitelikteki eserde.
Rus soylusu, eğitim hayatı başarısız, yazarak gelen şöhret, kendini hayatın gidişine kaptırmış genç bir yazar. Sonra cevapsız sorular; hayata dair, kendine dair. Müthiş bir hayatı anlama ve anlamlandırma çabası. Karşı konulabilir bir intihar isteği. Engelleyen ise inanç; neye olduğunu çok da idrak edemeden duyulan inanç.
Zihin olarak en huzurlu dönemlerini Rus köylüsüne, kilisesine, geleneğine koştuğu zaman hissetmiş. Onların saflığına-belki cahilliğine- gıpta ile bakmış yıllarca. Ama gereken iç bütünlüğünü sağlayamamış.
Bu büyük müellifin, hayatının ilk dönemlerinde en birinci rehberi olan akıl, olgunluk dönemine doğru dar bir pencere haline geliyor. Kendi ifadesiyle:

Peki ya sonuç? Sonuç şuydu: akıl yoluyla elde edilen bilgi yaşamın anlamını vermiyor ve yaşamı dışlıyordu. Milyarlarca insanın yaşamına, bütün insanlığın yaşamına verilen anlam ise değersiz, yavan ve sözde bilgilere dayanmaktaydı.
Tahsillilerin ve bilgelerin temsil ettiği şekliyle, yani akıl yoluyla elde edilen bilgi, yaşamın anlamını dışlıyordu.

İtiraflarımı nasıl değerlendireceğinizin sonucunu sizlere bırakıyorum. Hayal gücünüz konuşsun mu?

Yazımın sonuna gelirken benden sizlere küçük bir not: İtiraflarım, her kitaplıkta olması gereken ölümsüz bir eser…

Keyifli okumalar…