Eskiden hiç bir iş yapmayıp, avare avare gezip serserilik edene, çalışmakta gözü olmayana boşta gezenin boş kalfası denirdi. Boş gezme konusunda uzmanlaşanlara da kaldırım mühendisi denilirdi. Boşta gezenin boş kalfaları ne yapar bilmem. Ama Kayseri’deki belediyelerin yıllar içerisinde defalarca söküp yeniden döşedikleri kaldırımlara bakınca kaldırım mühendisliğinin hafife alınmayacak bir iş olduğuna karar verdim. 

Belediyelerin bünyesinde bu kaldırım taşlarının türüne karar veren merci nedir merak ediyorum. Şehrin bir çok bölgesinde, sanki yılın çok büyük bir bölümünde kar kış yaşanmıyormuş, bu karlar donup buz olmuyormuş gibi vatandaşın yürümek için cambazlık yapmak zorunda kaldığı kaldırımlarımız var. Hele çarşıda bazı yerlerde öyle malzeme kullanılmış ve bu malzemeyle döşenen kaldırıma öyle bir eğim verilmiş ki yürüyebilene aşkolsun.

Tabi yarın birgün bahar aylarına kadar kaldırımlarımıza yerini alacak olan kar yağışıyla birlikte, buralarda düşe kalka yürümek zorunda olan vatandaş silsile halinde, bu kaldırımları üretenden başlamak üzere, bu taşları seçenleri, ihaleyi açanları, satınalmasını gerçekleştirenleri, karar verip döşeyenleri hatırlayacak ve onların aklına şaşacaklar. 

Keşke belediye başkanlarımız, şehri makam araçlarıyla gezmek yerine, şöyle altı eskimiş ve bu yıl yenisi alınamamış ayakkabılarla döşedikleri kaldırımların üzerinde bir gün gezip dolaşsalar da ne söylemek istediğimizi anlayabilselerdi.  Bu durumda kesinlikle belediyenin bünyesine kaldırım mühendisliği kadrosu açarlardı.

 

İzleyelim Görelim

Başkan Özhaseki’nin geçtiğimiz günlerde televizyonlarda yaptığı açıklamalarda Ergenekon davasının Kayseri’ye uzanabileceğini çıtlatmış. Gazeteci Recep Bulut da başkanın bir bildiği mi var diye soruyor doğal olarak. Böyle bir şey gerçekleşir mi, gerçekleşirse ucu nerelere ve kimlere uzanır? Şu an için meçhul. Sonuçta yargı süreci devam ediyor. Tıpkı Kılıçdaroğlu ve Özhaseki arasındaki davalar gibi.

Üzerine basarak belirtelim. Bu tür konularda mahkeme süreci tamamlanmadan taraf olmak, sonucu belirsiz spekülasyonlar üzerinden siyaset üretmek daha maç başlamadan kavga etmeye benziyor. Hamakatten hassasiyetle uzak durmalıyız.

Şahsen Kayseri halkının bu tür konularda, yani manüpülasyona açık her olaya karşı tedbirli ve temkinli olmaktaki sağduyusuna güveniyorum. Bu güne kadar bir çok konuda böyle oldu. Umarım bundan sonra da böyle devam eder.

 

Abdullah Gül Üniversitesi’ne yeni rektör

Nedenleri hakkında dedikodular dolaşan eski rektör görevini bıraktıktan bir süre sonra Abdullah Gül Üniversitesi’ne yeni bir rektör atandı. Üniversite’nin resmi web sitesinde belirtildiğine göre Bilkent Üniversitesi Endüstri Mühendisliği Bölüm Başkanı Prof. Dr. İhsan Sabuncuoğlu Cumhurbaşkanı tarafından bu göreve atandı.

Endüstri Mühendisliği ilginç bir meslek. Bir çok teknik konu üzerinde bilgi sahibi olmayı ve birçok farklı uzmanlığın arasındaki organizasyonu sağlamayı gerektiriyor. Bir de konusunda başarılı bir akademisyenin AGÜ’ye rektör olması üniversite ve şehrimiz için bir kazanç olur dileyelim ki. 

AGÜ’de hayata geçirilmeye çalışılan kimi baştan ölü ve mantıksız projeler belki yeni rektörün dikkatini çeker, daha başta çeşitli entrikalarla anılan üniversitenin gidişatını düzeltir ve bir an önce eğitim ve öğretime başlamasını sağlar. Yeni rektöre görevinde başarılar diliyorum.

 

İncili Çavuş’tan

Zulüm ve haksızlık yapmakla tanınmış vezirlerden biri evinin bahçesini tanzim ediyordu. 

İçlerinde İncili'nin de bulunduğu saray erkanına; 

- Şuraya havuz yaptırayım, şuraya gül, şuraya erguvan diktireyim diye anlatıp danışıyordu.

Derken bir incir ağacını göstererek 

- Şu incir ağacını söktürüp atacağım! deyince, İncili Çavuş dayanamayıp dedi ki: 

- Efendim bu incir ağacını bırakınız dursun, elbette bir gün birinin ocağına dikersiniz.