Eliniz kolunuz bağlıdır.. 

Karşı çıksanız, ya da ters düşseniz bilin ki ilk kararnamede adınız kesin yazılıdır.

Ya da gazetecisiniz.

Ortada gözükmeyen ama işini büyük bir ciddiyetle yapan sansürcüler çıkar ortaya.

Yazdığınız her yazıyı, yaptığınız her yorumu didik didik eder, cımbızla çektiği kelimeleri alır götürür iktidar çevrelerine pazarlayarak göze girmeye çalışır.

Ya da yazdığı yazı için her gün ağalarını arayıp “Yazımı okudunuz mu” diyen gazeteciler.

Onlar da, gönüllü olarak Çomarlık görevini üstlenirler.

İnanmadıkları bir konuda bile ahkam keserek, iktidar erkinin gözüne girmeye çalışırlar. Kendilerine “Başkanın adamı, bakanın adamı, vekilin adamı” gibi roller biçerek konumlarını paraya, pula tahvil etmeye çalışırlar.

Hatta işi o kadar ileri götürürler ki, iktidar dinamiklerinin haberi bile olmadan gidip yayın kurumlarının başındaki insanlara, “Sayın bakanla görüştüm, sizi çok seviyor, ama yaptığınız yayıncılıktan biraz rahatsız” gibi  aba altından sopa gösterileri bile yaparlar.

Onlar kendilerine hiçbir misyon verilmediği halde, alırlar, satarlar, pazarlarlar, harcarlar..

Önemli olan böylesi dönemlerde dimdik ayakta kalabilmek, koltuk uğruna, görev uğruna virgüle dönüşmemektir.

Hele hele kendisini görevli sayarak, adını kullandığı ismin haberi bile olmadan “Filanın selamı var” diye kapıyı çalanlara Hass.. diyebilmektir, kişilik ve kimlik sahibi olmak.

Kısacası, kişilik haysiyet ve onurunu, görev sorumluluğunu   zedeletmemektir dimdik ayakta durmak.

Bu günlerde, soytarıların yine cirit attığı bir süreç yaşıyoruz.

Asli görevlerini bırakıp, yaşanan bulanık havayı paraya ve güce tahvil etmeye çalışanların konumlarına, görevlerine bakmadan  soytarılaştıkları bir sürecin içindeyiz.

Biliyorum, bu tanımlama hepinize bazı isimler hatırlattı.

Boşverin.

Hangi konumda olursanız olun, dik durmaya  devam edin.

Zaman en büyük kürkçü dükkanıdır.

Yarın bu günün soytarılarını, bir başka kimlik ve kişilikte dalkavukluk yaparak başka cephelerde de görürseniz şaşırmayın.

Önemli olan, sizin kişiliğinizi oluşturan köşelerin aşınmamasıdır.

Yalan, dedikodu ve riya cerahatine batmış insanlar kısa vadede hep kazançlı çıkarlar.

Ama bilin ki onlar, kendilerini maşa olarak kullananların bile gözünde değersizdirler.

Ama ateşe maşayla yaklaşma tedbiri yüzünden onlara katlanırlar.

Hangi görevde olursanız olun.

Kendinize olan saygıyı yitirmemeye özen gösterin.

Zira, siz kendinize olan saygıyı menfaat için yitirirseniz toplumda size bulaşıcı hastalık gözüyle bakarlar.

Biliyorum yine birileri arayıp, “Filanı mı kastettin” gibi sorular soracaktır.

Yok valla, ben genel doğruları ve inandıklarımı yazdım.

Gömlek ortada.

Siz kime giydirmek istiyorsanız giydirin.