Özel Konya Hospital Ortopedi ve Travmatoloji Uzmanı Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, her insanın hayatının bir döneminde mutlaka karşılaştığı bel ağrılarının iş gücü kaybına neden olabileceğini kaydetti. Dr. Karaca, “12 Ekim Dünya Artrit Günü olup, bu kapsamda artritten kastettiğimiz özellikle kronik bel ağrısı gibi romatizmal hastalıkların farkındalığını arttırmak amacıyla kutlanan bir gün. Bel ağrısı bütün dünyada oldukça sık görülen ve her insanın yüzde 80 hayatının bir döneminde muhakkak karşılaştığı bir problem olarak görüyoruz. Bel ağrısı hem iş gücü kaybı hem ekonomik kayıplar bakımından bizim için tıp camiasında önem verilmesi gereken noktalardan bir tanesi. Artritle bel ağrısını birleştirdiğimiz zaman bizim ilk olarak aklımıza ankilozan spondilit dediğimiz kronik, ilerleyici, sebebi bilinmeyen, özellikle genetik yatkınlıkla birlikte gördüğümüz dejeneratif bir hastalık geliyor. Aslında bu genç yaşlarda başlayan bir hastalık olması hasebiyle insanların buna farkındalığını arttırmaya yönelik bir çalışma programı düzenleniyor. Bu Artrit Günü'nden kasıt aslında bu” diye konuştu.
"Hastalığın en sık görüldüğü dönem 20’li yaşlar"
Artrit hastalığının genç yaşlarda ortaya çıkmaya başladığını belirten Op. Dr. Yusuf Ziya Karaca, durdurulması mümkün olmayan bu hastalığın erken teşhisle birlikte ilerlemesini yavaşlatabildiklerini dile getirdi. Hastalığın ne kadar erken fark edilirse hastanın yaşam koşullarının o kadar iyi koşula geleceğini vurgulayan Karaca, “Ankilozan spondilit dediğimiz gibi 8 yaş ile 45 yaş arası görülebilen ama en yoğunlukla 24 yaşlarında pik yapan, görülme sıklığı artan bel ağrısı, sırt ağrısı, topuklarda, kalçalarda ağrı, hareket gibi kendini belli eden bir hastalık. Bu hastalık, misal 15 yaşında, 20 yaşında genç bir hastamız 3 aydır beli ağrıyor, ilaçlara rağmen geçmiyor. Bu gibi durumda muhakkak ailelerin, bireylerin farkında olması lazım, 'Acaba ankilozan spondilit miyim?' diye. Yani bu çok basit bir iki muayene yöntemiyle ya da çekilecek grafilerle ortaya konabilecek, saptanabilecek bir durum. Hastalığı durdurabiliyor muyuz? Hayır, durduramıyoruz ama ilerlemesini yavaşlatabiliyoruz. İlaçlarla tedavi, özellikle fizik tedavi, erken teşhis konulup düzenli fiziksel aktivitelerde bulunan bu tip hastalarda hem tedavi maliyetini azaltıyoruz hem hastanın yaşam koşullarını oldukça iyi pozisyona getirmiş oluyoruz. Hem ekonomik açıdan hem sağlık açısından ufak tefek vereceğiniz tüyolarla hastaya kazandıracağınız hareketlerle kar etmiş oluyorsunuz” ifadelerini kullandı.
"Hastalık ilerlediği taktirde sakatlığa yol açabilir"
Hastalığın ilerlediği takdirde sakatlığa yol açabileceği konusunda uyarılarda bulunan Op. Dr. Karaca, “Bu bağlamda bizim insanlara tavsiyemiz, önerimiz basit bir bel ağrısı olarak ağrılarını geçiştirmemeleri, muhakkak bu işin uzmanından ya da doktordan, bu işle uğraşan kişilerden muhakkak istişare ederek bu konu hakkında bilgi almalarıdır. Yaygın görülen hastaları sakat bırakıcı bir hastalık olması nedeniyle de daha da dikkatli olunmasını tavsiye ediyoruz” dedi. (Kurumsal)