Televizyonlarda ve gazetelerde yaptığı konuşmadaki kimi nüanslar üzerine konuşmalar yapılacak. Konuşmasında yaptığı vurgular yeniden tartışmalara sebep olacak. Belki kimileri yine üslubuna takılacaklar. Bunlar alışık olduğumuz şeyler.

 

Ak Parti taraftarları ve karşıtları arasında, bu mitinge katılan kişi sayısı üzerine anlaşmazlıkları da takip edeceğiz. Kimi ikiyüz bin kişi katıldı diyecek. Kimi elle bin kişiyi bulmazdı diyecek.

 

Cumhuriyet meydanını üç farklı açıdan seyrettim. Tamamen tarafsız bir gözlemci olarak şunu söyleyebilirim. Kayseri ve başbakan ilişkisi açısından düşünüldüğünde meydandaki fotoğrafta boşluklar vardı. Fakat haftanın son mesai günü Cuma günü öğle vaktinde gerçekleşen bu mitinge katılım sayısını küçümsemek haksızlık olur. 

 

Haftanın son günü olduğu için işini gücünü bırakamayan esnafı, organize sanayinin binlerce çalışanını, memurları, işçileri tamamen bu mitingin dışında tutan bir zamanlama söz konusuydu. Bu miting hafta sonu olsaydı katılımın çok daha farklı olacağı açık. Kaldı ki böyle olmasına rağmen yaklaşık bin kişinin katılması bir eksiklik olarak değerlendirilebilir mi diye düşünmek lazım.

 

Bu ayrı konu. Benim fikrime göre, Kayseri’de hiçbir miting ve gösteri Kayseri’de konuyla ilgili kanaati değerlendirmek için ve yeterli veriyi oluşturmaz. Kayseri’li daha çok kenardan izleyerek nabız ölçer. Nitekim, meydanda biriken halkın yanı sıra parkta, meydan civarındaki işyerlerinde, evlerinde ve işyerlerinde televizyonlarda olup biteni izlediklerini düşünüyorum. Meydanda toplanan kalabalıksa bana göre Başbakan’ı yalnız bırakmak istemeyen partililerin yoğunlukta olduğu bir topluluktu.

 

Bu topluluğun içerisinde, daha önce hayatında bu tür mitinglerde yer almamış bir kısım insanların katıldığına da şahidim. Böyle tanıdıklarım var.

 

Bunlar bir yana, Başbakan ve Kayseri halkı arasında zaten bir iletişim var. Bunu her iki taraf da biliyor. Zaten başbakan kendisini dinlemeye gelen vatandaşlara “gadanızı alırım” diyerek hem siyasi mesajını iletti, hem de Ak Parti’ye bu güne kadar neredeyse topyekün denilebilecek derecede destek veren Kayseri’lilere muhabbetini dile getirmiş oldu.

 

Başbakan’ın konuşmasında her ne kadar son günlerde can sıkıcı şekilde yaşadığımız Gezi Parkı olayları yer aldıysa da, konuşmanın maksadının ve ağırlığının önümüzdeki seçimlerde Kayseri’nin desteğini alabilmek olduğu açıktı.

 

Bütün basında ve televizyonlarda geniş yer bulacağı için fazla detaya girmiyorum. Yalnızca Kayseri’nin nabzının Türkiye siyaseti için önemini hatırlatmakla yetineceğim. Nasıl olsa ilerleyen günlerde diğer siyasi liderlerin de yolu Kayseri’ye düşecek ve onlar da mitingler yapacaklar. Diğer siyasi partilerin Kayseri mitinglerini merakla beklemeye devam edeceğim. Ancak ondan sonra Başbakan’ın bugün Kayseri’de yaptığı mitingin anlamı daha net ortaya çıkacaktır. Onun için hiç kimse dün Kayseri Cumhuriyet Meydanında toplanan kalabalığın sayısı ve başbakan’ın konuşmasındaki mesajların Kayseri’de nasıl karşılık bulduğu konusunda sevinme ya da yerinme konusunda acele etmesin.

 

Orantısız Zeki Müftü’nün Karısı

Yirmisekiz şubat sürecinde Fadime Şahin vardı. Gezi eylemlerinin mağduru da şalvarlı müftünün kot pantolonlu koca isteyen karısı oldu. Kadının ciğeri yanmış. Ben müftü karısıyım diyor. Kocam şu devirde size yaranmak için şalvar giyip geziyor diyor. Ak Partiye yaranmak için şalvar giymek zorunda kalan müftü, onun mağdur karısı ve bu videoya inanıp paylaşan garipler. Yirmisekiz şubatta bize yaptıkları şakada bu kadar talihsiz boşluklar yoktu. Zekada mı düşüş var, bizi mi her şakaya gülemez olduk anlayamadım. Ama CHP, bir militanı sayesinde bir kez daha komik duruma düştü.