Uygun hastane koşulları sağlandığında ve annenin sağlığı elverdiği ölçüde sezaryen doğum sonrasındaki ikinci doğumun normal olabileceğini belirten Güçlü, bunun için öncelikle hastanın normal doğum yapabileceğine yönelik bulguların ellerinde olması gerektiğini ifade etti. Ayrıca önceki sezaryenden sonra aradan 18 ay geçmesi gerektiğini belirten Güçlü, “Uterin rüptür dediğimiz riski azaltmak adına hastanın 40 haftayı geçmemiş olması gerekiyor. Bebeğin 4 kilo üzerinde olmamasını ve daha önce hastanın uterustan herhangi bir operasyon geçirmemiş olmasını da önemsiyoruz. Bütün bunlar uygun olduğunda önemli faktörlerden biri de, hastanın sezaryen sonrası normal doğumun kendisinin istemesi gerekiyor. Bir diğer önemli faktör de, uygun hastane koşullarının sağlanması. Hekimin doğum süreci boyunca hastanın başında olması ve acil bir durumda anestezi ekibini hazırda bekletmesi gerekiyor. Bu şartlar sağlandığında pek çok hasta için sezaryen sonrası normal doğum uygulanabilir” diye konuştu.
Sezaryen sonrası normal doğumda görülecek en önemli risklerden birinin uterun rüptür adı verilen, bir önceki sezaryende rahimi keserek bebeğin çıkarıldığı bölgenin ağrılardan etkilenip yırtılması ve bebeğin anne karnına doğması olduğunu belirten Güçlü, hastanın sezaryen sayısının artması, suni sancı kullanımı, 4 kilonun üzerinde bebek ve annenin doğumunun 40’ıncı haftanın üzerine kalmasının risk faktörlerini artıracağına dikkat çekti.
Sezaryen sonrası normal doğumun yapılmasını mümkün kılabilen en önemli faktörün hekim tecrübesi olduğunun altını çizen Güçlü, “Bundaki en önemli etken bu işin sorumluluğunu alabilecek hekim adayı bulabilmek. Bu konuda hasta iletişimi ve uygun hastane şartlarında bu riskler alınabilir. Uygun hastane ve uygun koşullar sağlandığında yapılması gereken tüm artılar ve eksilerin değerlendirilmesi ve hekimle uygun bir iletişim kurulmasıdır” ifadelerini kullandı. (İHA)