Sayın Elitaş'ın beyanına göre, meclisteki kavgada yaralanan 2 kadın milletvekili kendi kendilerini darp etmişler. CHP'li Çam'ın da ayağı takılması sonucu düştüğü ve yaralandığını Sayın Elitaş'ın beyanatından öğrenmiş bulunmaktayız. İşi o kadar ileri götürdü ki, "İki kadın milletvekili beni taciz etti" bile dedi.
Diğerlerinin aldıkları darbeler ise, araya girip kavgayı ayırmak isteyen AKP Milletvekillerine kavgacıların hiddetle toslaması sonucu oluşmuş.
Tabii biz de vekalet verdiğimiz adamın dizdiği antika içerikli incilere inandık!
Hemen belirteyim, Türkiye Büyük Millet Meclisi'nde çıkan kavganın nedeni, iktidarın önümüzdeki süreçte yaşanacak büyük ekonomik çöküşün sokağa çıkaracağı kitleleri, daha sokağa çıkmadan içeri tıkmasına yönelik bir hazırlıktır.
Bonzai ve Molotof bahane ediliyor.
Bakınız, mevcut ceza yasaları ile her ikisinin de önlenmesi mümkün.
Ama siz Doğu il ve ilçelerinin sokaklarından askeri kışlasına kapatırsanız, polise de 'Sakın ha, gösterilere müdahale etme, karşılık verme' derseniz, molotofta atılır. Polis araçları da yakılır, Bonzai de pazarlanır.
Bu iki madde, getirilmek istenen dikta anlayışının paket ambalajındaki maddeleridir.
Getirilmek istenen düzenleme ile, hukuk mekanizması devre dışı bırakılmak isteniyor.
Nasıl mı, polis amirinin vereceği talimatla, polis aracınızı sağa çektirecek, tepeden tırnağa kadar arayacak. İtiraz yok. Gerçekten görevi suçluyu yakalamak olan polis aracınızı da arasın, üstünüzü de.
Ama eğer sizi arayacak polis 'Sık lan sık"çı çıkarsa o zaman Allah Yardımcısınız olsun.
Aracınızda bulacağı bir mobilya firmasının tanıtım broşürünü bile gerekçe göstererek sizi karakola götürecek ve ilk 24 saat avukatınıza bile haber verdirmeden sorgulayacak, fişleyecek.
Dahası, beklenmedik bir saatte polis yetkisini kullanarak evinize gelip arama yapacak. Şüpheli bir durum gördüğünde, banka hesap cüzdanınızı bile alıp hesaplarınızı dondurabilecek, mal varlığınıza el konulması talebiyle sizi savcının huzuruna çıkarabilecek.
Bitti mi; Hayır..
Polis, herhangi bir yargı kurumunun kararı gerekmeksizin 24 saat telefonunuzu dinleyebilecek, gerekli gördüğü hallerde bunu 48 saate çıkarabilecek.
O 48 saatlik zaman dilimi içerisinde sizinle görüşen herhangi birini yine aynı zaman diliminde dinlemeye alacak. İsterse bu uygulamayı günlerde, haftalarca sürdürecek ve zincir halinde size merhaba diyen herkes dinlemeden nasibini alacak.
Yetmedi, Enerji Bakanı Kayseri'ye gelecek diyelim;
Polis geceden gelip size, 'Bakanı protesto edeceğinize dair haber aldık. Sizi Bakan Kayseri'den ayrılana kadar kent dışına çıkaracağız' diyecek ve ister Antalya, ister Hakkari'ye geçici sürgünle gönderecek, ya da hiç bir bilgi vermeden 24 saat nezarette konuk edebilecek.
İşte MHP'si, CHP'si HDP'si, Türkiye'nin 12 Eylül'den daha karanlık bir girdaba sürükleyecek bu sözde güvenlik yasası için büyük bir muhalefet örneği sergiliyorlar.
Dayak yemeyi, kafalarına Meclis Başkanının kürsüde kullandığı tokmakla vurulmayı göze alarak.
Çünkü, "Beni iki kadın milletvekili taciz etti" diyebilecek kadar gözü kararan vekil ve vekillerin çıkarıldığı yasa bu şekilde geçerse, artık hepimiz taciz edileceğiz, ama 'Beni taciz etti' diye kimseyi suçlayacak halde olmayacağız.