Varisin belirtilerini sıralayan Prof. Dr. Refik Tasos, bu belirtiler arasında bacaklardaki damarlarda belirginleşme ve cilt altında damarın kıvrıntılı bir hal alması, özellikle akşam vakti veya gece baldır başta olmak üzere ayak bileği ve tüm bacağı tutan zoklayıcı nitelikte ağrı, gerginlik hissi ve baldırda kramp, ayak bileği başta olmak üzere baldırda kaşıntı, ayak bileği ve bacaklarda morluklar, geceleri daha belirgin yanma ve ayaklarda yine gece daha belirgin ortaya çıkan huzursuzluk hissi olduğunu söyledi.

Varis tedavi edilmezse sonuçları ne oluyor?

Prof. Dr. Refik Tasos, "Tedavi edilmeyen varislerin uzun dönemde ayak bileği başta olmak üzere renk değişiklikleri, genişleyen damarın kendisinde kan pıhtılaşması ve bu bölgede yine tekrarlayan enfeksiyon(flebit), ayak bileğinde dolaşımın etkilenmesine bağlı yara gelişimi, yüzey toplar damardaki yetmezliğin derin sistemi etkilemesi sonucunda derin toplar damarda yetmezlik ve zaman içinde derin toplar damardada pıhtılaşmaya neden olabilir" dedi.

Tanının ilk adımı detaylı bir fizik muayene ile başladığını ifade eden Tasos, "Ardından günümüzde en sık kullanılan ve venöz yetmezlik/varis hastalıklarında altın standart olarak kabul edilen renkli Doppler ultrasonografi yapılır. Bu yöntemde, ses dalgaları aracılığıyla toplardamarların yapısı, içlerinde pıhtılaşma olup olmadığı ,akım hızları ve yönleri tayin edilir. Bu tetkikde herhangi birşekilde hastanın canı yanmaz. Çok özel durumlarda venografi denilen, damar içine ilaç verilerek damarların radyolojik olarak görüntülenmesini sağlayan yöntemlerde kullanılabilir." diye belirtti.

Tedavi planlanırken hekimin gerek fizik muayenedeki ve gerekse radyolojik tetkikler sonucundaki bilgileri hastası ile paylaşarak tedavi tipine beraberce karar verdiklerini belirten Prof. Dr. Refik Tasos, yapılacak tedavinin damarın çapı, yerleşim yeri, kaçak miktarı ve hastanın şikayetine bağlı olarak değiştiğini ifade etti.
Prof. Dr. Refik Tasos, "Özellikle derin venöz yetmezlik ve düşük dereceli varislerde ilaç tedavisi ve varis çorabı temel tedavi yöntemlerindendir. Skleroterapi , telenjiektaziler, retiküler venler ve vana safena magna ile parvanın yetersiz dalları için iyi tedavi seçeneğidir. 1 mm'den büyük kılcal yüzeysel variköz genişlemeler,1-4 mm’lik lokalize varikoziteler, operasyon sonrası kapatılamayan venler, diz altı varisler, tedaviye rağmen tekrarlayan varisler, kanayan varisler ve ülser etrafındaki büyük varisler, yaşlı ve genel durumu kötü hastalarda için uygun tedavi seçeneğidir. Skleroterapide kullanılan ilaç, damarın içi duvarını kimyasal olarak etkileyerek o damarın kapanmasını sağlar. Bu sayede işlem yapılan damarın kapatılması ya da yok edilmesini sağlar. Skleroterapi bir iğne ile varis damarına girilip, sklerozan denen bir ilaç vererek o damarın kapatılması işlemidir. Skleroterapi tedavisi kılcal ve orta boy varis tedavisinde dünyada en etkili tedavi yöntemidir" diye konuştu.

Skleroterapide kullanılan ilacın köpürtülerek verilmesine köpük tedavisi denildiğini ifade eden Prof. Dr. Refik Tasos, "Aslında bu da bir tür skleroterapidir. İlaç damara verildikten sonra damarın içi kısmını etkiler ve damarın kapanmasını ya da yok olmasını sağlar. Orta boy varislerin tedavisinde kullanılabilen bir yöntemdir, çünkü bu boyuttaki varisler laser veya radyofrekans tedavisi için incedir" dedi.
Laser tedavisinde damarın iç yapısında bulunan kollajen lifleri ve damar endotelinde hasar oluşturarak lümenin tıkanmasının sağlandığını belirten uzman doktorlar, "Çabuk iyileşme sağlanması, kesi izi olmaması ve normal günlük aktivitelere hızla dönülmesi başlıca avantajlarıdır. Girişim için uzun süreli hastanede yatışa gerek yoktur. İşlem günü hastaneye yatış yapılmakta, hafif bir anestezi ile beraber işlem uygulanacak bacağa yönelik “tümesans anestezi” adı altında özel bir anestezi yötemi daha uygulanır. Bacaktan genişlemiş ve geriye doğru kan kaçışı olan toplar damara ultrason kılavuzluğunda iğne ile girilir özel bir plastik kılıf damar içine yerleştirilir takibinde laser kateteri yardımı ile genişlemiş damar içeriden kapatılır. Hasta bu işlemlerin hiç birini hatırlamaz ve işlem sırasında ağrı duymaz. İşlem sonrası hasta günlük hayatına çabukça döner. İşlem sonrası işlem yapılan bacakta kısa bir süre hassasiyet, morluk ve çekilme hissi olabilir. Bu ortalama 15 gün içerisinde normale dönmektedir" şeklinde konuştu.

Radyofrekans Tedavisi'nin esas olarak özel olarak üretilmiş elektrodlarla ven duvarının ısıtılıp tahrip edilip damar içten kapatılması ile yapıldığını anlatan Prof. Dr. Refik Tasos, "Laser işlemi gibi hasta işlem günü hastaneye yatırılır, hafif bir anestezi altında yine tümesan anestezi girişim yapılacak bacağa uygulanır. Hasta günlük hayatına lazer tedavisi gibi işlem sonrası çok kısa bir sürede dönmektedir. İşlem sonrası işlem yapılan bacakta kısa bir süre hassasiyet, morluk ve çekilme hissi olabilir. Bu ortalama 15 gün içerisinde normale dönmektedir." dedi.

Beyin cerrahisinde anevrizma tamirinde ve göz de retinal bazı hastaların tedavisinde kullanılan siyanoakrilat tedavi ultrason eşliğinde variköz damara girilip, Siyanoakrilat’ın ince bir kateter yardımı ile damar içerisine verilmesi esasına dayanıyor. Uzman doktorlar, "Toplardamar, güçlü bir yapıştırıcı olan Siyanoakrilat ile tamamen kapatıldıktan sonra kan sağlam olan diğer toplardamara yönelmektedir. Bu işlemin avantajı sadece işlem yapılan bölgeye uygulana lokal anestezi dışında herhengi bir ek anestezik gririşime ihtiyaç duyulmamasıdır. Hasta işlemden sonra günlük hayatına hemen dönebilmektedir. İşlem sonrası işlem yapılan bölgede morluk ve kapatılan damar trasesi sert olarak hissedilebilir ve hatta ele gelebilir" diye ekledi.

Bu işlemlerin hiç birinin yapılamadığı komplike olmuş durumlarda veya çok genişlemiş varisi olan hastalarda cerrahi yöntemin uygulandığını ifade eden Prof. Dr. Refik Tasos, Doç.Dr. Özge Korkmaz ve Op.Dr. Barış Uymaz, "Genişlemiş olan damar kasık ile bacaktan uygun seviyeden tamamen çıkarılır. Hastanın işlem için anestezi alması gerekmektedir.Kesi yapılarak damar çıkarılması nedeniyle diğer işlemlere göre hastanın ağrı ve morluk şikayeti biraz daha fazla olmaktadır" diye vurguladı.
Varisten korunmak yollarını da anlatan Prof. Dr. Refik Tasos, açıklamasına şu sözlerle son verdi:

"Bol bol hareket edin. Yürüme, yüzme, bisiklet, gibi sürekliliği olan hareketleri tercih edin. Yaz aylarında uzun süreli güneş banyolarından kaçının. Bir saatten daha uzun süre oturmayın ya da ayakta kalmayın. Gün içerisinde birkaç kez bacakları yüksekte tutmak yararlıdır.

Göze direkt temastan kaçının! Bu hastalık körlüğe kadar gidebilir Göze direkt temastan kaçının! Bu hastalık körlüğe kadar gidebilir

Ayaklarınızla A harfi yapacak gibi topukları uzaklaştırıp, başparmakları birleştirin. Topukları birleştirip parmakları uzaklaştırarak V harfi yapın. Topuklarınız yerde kalsın, ayaklarınızın ön kısmını yukarı kaldırın. Sonra ayaklarınızın önü yerle temastayken topuklarınızı yukarı kaldırın. Hareketlerin hepsini 10’ar kez tekrarlayın. Soğuk suyla bacaklara duş yapın. Cilde uygulanan soğuk su kanın kalbe dönüşünü hızlandırır.Bol giysileri tercih edin.Topuk yüksekliği 5 cm’den fazla olan ayakkabıları giymeyin.Beslenmenize dikkat edin, günde en az iki litre sıvı tüketin ve sigara içmeyin.Doktor önerisi olmadan varis çorabı kullanmayın ancak tavsiye edildiyse düzenli giymeye özen gösterin." (İHA)