İhtilalin ertesinde kaleiçine gittiğimizde kimsenin ağzını bıçak açmıyordu.Nedeni bu esnafların çoğu 1962 askeri ihtilalini de yaşamışlar.Başbakan ve bakanların asıldığı ihtilallerde neler olmazdı ki.

Kaleiçi yavaş yavaş hareketlendikçe esnaf kendi aralarında yorumlar yapmaya başlamışlardı. Bu yorumların çoğu olumluydu .Birden bire ülkede anarşı durmuştu.İhtilali yapan generallerden biri daha önce yapsaydınız savına karşılık olgunlaşmasını bekledik demesi bile milleti uyandıramadı.
Rahmetli Osman KAVUNCU’nun başlattığı Kale İçi Pazar Yeri uygulaması tutmuştu. Kale içi kısa zamanda rağbet gördü ve iyi prim yapmıştı. Adeta, Kapalı çarşıdaki dükkanların düzeyine yükselmişti.
Kale içindeki Pazar yerinin, şehrin ticari hayatında ön plana çıkması, şehrin kaymağını yiyen insanlar arasında bir kıskançlık yaratmış olmalı ki, zaman zaman buranın kaldırılmasına ilişkin teşebbüsler yaşanmıştır. Bu teşebbüsler her defasında, siyasi hükümetler tarafından sıcak karşılanmamış ve yüzlerce esnafın mağdur edilmesini, hiç kimse göze alamamıştı.
Türk demokrasisinin çıkmaz sokaklarından bir tanesi olan ve 12 Eylül 1980 tarihinde, Türk Silahlı Kuvvetlerinin yönetime el koyması, Kale içinde gerçekleştirilen ticarette gözü olanlar için, bulunmaz bir fırsat olarak ortaya çıkmıştı. Hiç vakit kaybedilmedi. Kayseri’nin çözülmesi gereken onca iş varken, sırtını askeri yönetime dayayan güçler, ilk önce, kale içindeki dükkanları boşalttırmıştır.
Kayseri Belediye Başkanlığını vekaleten, Kayseri Valiliğini asaleten yürüten Fevzi YETKİNER marifetyiyle, 1950 yılında başlayan pazar yeri macerası, 1980 yılında son buldu. Sanki ihtilali kaleiçi için yapmış gibiydiler. İnsanları idam ettiler sağcı solcu demediler. Ekmek kazanma kaygısında olmaktan başka bir şey yapmayan esnafı bitirmek için ellerinden geleni yaptılar.Kayseri Belediyesi bünyesinde “Semt Pazarları Yönetmeliği” çıkartılarak, buradan ekmek yiyen esnafa, “semt pazarlarına gidin” denilerek susturuldu. Kayseri Belediyecilik tarihinde, yerinden kaldırılan hiçbir esnaf mağdur edilmezken, hepsine yer temin edilirken, Kale içi esnafına bu incelik yapılmamış ve hakları gasbedilmiştir. Bir başka deyimle, 12 Eylül 1980 askeri darbesinin, en önemli mağduru “Kayseri Kalesi içinde ekmek yiyen esnaf” olmuştur.
Yerleşik düzende esnaflık yapan Kale içi esnafının içerisinde, yaş sebze ve meyve satanlar hariç, hiçbirisi pazarlara gidememiştir. Orta yaşın üzerindeki esnaf grubu, boynunu bükmüş, yakasına küsmüş bir şekilde, üzüntüden çoğu hastalanarak vefat etmiştir.
Babam 55 yaşında dükkansız kalmış ne yapalım ne edelim derdine düşmüş, sanki evin içine atom bombası atılmış gibi sessizleşmişti. Askeri darbenin şiddeti, boyutu ve insanların hayallerini tarumar etmesi karşısında, esnaf perem perem oldu çogu da yaşlı olanlar bu sıkıntıya dayanamayıp hakkın rahmetine kavuştu.
Ah ihtilal olsada bu olaylardan kurtulak diyen esnaf mehmetçik vakfına yardım etmesine rağmen dağılmaktan kurtulamadı.
Kale içindeki pazar yerini kaldırarak, kimseyi duymayan, kimseyi dinlemeyen ve kimsenin evrensel insan haklarını ciddiye almayan güç, otorite ve gösterişli makamlar, dükkanları hemen yıktırarak, Kalenin kullanımını “yap…işlet…devret…” modeliyle Kayseri Sarraflar Derneğine tahsis etti.
Böylece, büyük umutlarla ve hayallerle hayata aktarılan proje, 137 adet dükkan ve sosyal TESIS yeniden yaptırılarak hizmete açıldı. İlk etapta, bu dükkanların tamamına sarraflar yerleştiler. Ancak; uyanık sarraflar, Kazancılar Çarşısındaki dükkanlarını kapatmayarak, hem orada hem de Kalenin içindeki yeni dükkanlarında iş yapmaya başladılar.
Kayseri halkı, altın konusundaki alışkanlığını terk etmeyerek, Kalenin içindeki sarraflara rağbet göstermediler ve buradaki sarraflar birer birer kapanarak, başka alanlarda iş yapmaya başladılar. (Alma mazlumun ahını, gökten indirir şahini… Alma mazlumun ahını, çıkar aheste aheste…)
Bu yöntem de tutmayınca, kalenin içi tarihinde hiç görmediği bir kargaşaya kavuştu ki, her tarafta isportacı tezgahları kuruldu. Birçok kaçakçılık işleri ve hafifmeşrep meslekler burada icra edilmeye başladı. Her gün Kale içinde işlenen suç oranı ve çeşidi, yüz kızartır hale gelmişti.
Kayseri Büyükşehir Belediye Başkanı Mehmet ÖZHASEKİ, Kale içini bu manzaradan kurtarmak ve tarihi mekanı Kayseri kültürüne kazandırmak için, buradaki esnaflarla görüşerek, Hunat Mahallesi’nde çok katlı olarak “Hunat Çarşısı”nı yaptırdı ve buradaki esnafı, yeni çarşıya taşıdı. Böylece kimse üzülmemiş, kimse mağdur edilmemiş ve kimse uğradığı haksızlık sebebiyle üzüntüden ölmemiş oldu. Keşke, 12 Eylül 1980 döneminde de, Belediye Başkanı olarak Mehmet ÖZHASEKİ görev yapıyor olsaydı.
Kayseri Büyükşehir Belediyesi tarafından, 2014 yılında, 134 şatafatlı dükkan ile yüzlerce işportacı barakası yıktırılarak, Kale içindeki mevcut mekanın rasyonel kullanılması için hazırlanan proje, çok kapsamlı olarak yürümektedir. Önümüzdeki günlerde, sosyal tesisler ve Arkeoloji Müzesi olarak hizmet vermeye başlayacaktır. Umarım Kalenin başına gelenler, bununla noktalanır.