Şaşırmıyorum! Okuyup meslek sahibi olma devrinin kapandığı, aç kalmamanın mühim olduğu bir Türkiye’de bence de “herkes üniversite okumamalı.” Kafamızı kuma gömerek Milli Eğitim Bakanı hakkında atıp tutabiliriz. Ama gerçek şu ki; üniversitelerde bu kadar yığılmanın anlamsızlığını idrak etmedikçe, emek, zaman, para, beceri ve umutlar yok olmaya devam edecek. Fakat benim esas merak ettiğim konu “her İl'e bir üniversite” sloganı ile hareket eden siyasî ağa “sınavsız sistem” hayalini nasıl icra ettirecek? Hangi eğitimle? Okul kitaplarında çocuklara cinsel istismar ve şiddet uygulayan başı açık kadınları resmederek mi! Din istismarı yaparak toplumu kutuplaştırıp ayırmak isteyen zihniyetle mi! Çağdaş ve bilimsel eğitimin verilmesi gereken okulları cemaatlerin ön bahçesi haline getiren, zihinlere nefret ve kin tohumları eken, kadınları ve kadınların dinî tercihlerini siyasetin oyuncağına çeviren eğitim bana sorarsanız da verilmemeli! Değil üniversite, daha ilkokul çağındaki öğrencilerin algısı ile dalga geçen sistem ne yazık ki Türkiye’nin en acı gerçeklerinden biri. İşin komik tarafı öyle bir hal almışki artık çocuklar da kanmıyor böyle şeylere. Çünkü okumaktan uzaklaşmış, emek vermeyi bilmeyen, hazırcı ve özgürlüğü saygısızlık sanan bir nesil geliyor gümbür gümbür.
Anayasa’nın 24. Maddesi der ki; Herkes, vicdan, dini inanç ve kanaat hürriyetine sahiptir.Kimse, ibadete, dini ayin ve törenlere katılmaya, dini inanç ve kanaatlerini açıklamaya zorlanamaz; dini inanç ve kanaatlerinden dolayı kınanamaz ve suçlanamaz. Yine aynıAnayasa demez ki başı açık olan kadın, açık giyinen kadın suçludur, kötüdür, ahlaksızdır! Başı açık kadınları kötü gören bir zihniyet için MEB'in yayınladığı kitap, çok normal bir kitaptır(!) Bir sonraki sayfada tecavüz ve istismara uğrayan çocukların hangi kurslarda ve okullarda buna maruz kaldığını da yazsalardı keşke. Örtü sadece saçı kapatır, zihniyete ve kişiliğe etkisi yoktur, bu zamanda bunları konuşuyor bile olmamız utanç verici. Ülke bitmiş, kilit vurmamız yakındır.Akıllarınca intikam mı alıyorlar? Bu ülkebaş örtüsünden çektiğini başka hiç bir şeyden çekmedi.Zamanında türban olayı gereksiz şekilde engellenmeye çalışıldı, şimdi ise siyasal İslam’ın temsilcileri başı açık kadınları öcü gibi gösteriyor. Bu kör dövüşünün zararını ise yine canım ülkem görüyor.
Bu yanlışların asıl sorumlusu hiçbir zaman bir şahıs değildir. Her yeni gelenin değiştirdiği ve deneme tahtasına dönüştürdüğüeğitim sistemimize bir de Ziya Selçuk hayalini getirsin yani ne olacak! Bırakınayrımcı kitaplarda kalkmasın yayımdan. Nasıl olsa bu ülkede haklıyı haksızı gösteren, Müge Anlı İle Tatlı Sert mevcut halihazırda. Çocuklar yarı yıl tatilinde bir doz izleyerek ak koyunu kara koyundan ayıracaklardır. Endişelenmeyin. Millilik, eğitim, adalet ve sistem ülkemize geldiği zaman belki Müge Anlı’yı bırakır kurumlara yönelebiliriz. Cehaletin kültürüne kitap gerekmez. Ne dersiniz?